Maden Mühendisleri Odası 2. Öğrenci Kurultayı (MAMÖK2) Sona Erdi.
Odamız tarafından düzenlenen 2.ÖĞRENCİ KURULTAYI (MAMÖK-2) 7-8 MART 2009 tarihlerinde Antalya‘da yapıldı.
17 Üniversiteden 150 öğrenci üyenin katıldığı kurultayda Eğitim, İşsizlik, Staj, Örgütlenme ve 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ konuları işlendi.
Kurultay son gün yapılan "Meslek Odalarının Örgütlenmesinde Öğrenci Örgütlülüğünün Yeri ve Önemi" konulu panelle sona erdi.
ODA BAŞKANIMIZ MEHMET TORUN‘UN KURULTAY AÇILIŞ KONUŞMASI
Türkiye‘nin dört bir yanından gelen, yürekleri insan ve ülke sevgisiyle dolu, aydınlık yüzlü Genç Madenciler, Sevgili Öğrenciler
Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Hoş geldiniz. Öncelikle sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.
Odamızın geleceği olan sizlerle birlikte olmamızı sağlayan ve bu çalışmaya destek veren bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
2004 yılında Çalıştay ile başlayıp, 2007 yılında I.Öğrenci Kurultayı ile gelişen öğrenci örgütlülüğümüz bugün yaptığımız 2. Kurultay‘la daha da büyümüştür. Kurultayımızın bir şölen havasında geçeceğini biliyorum.
Odamız, 350 bine yakın üyesi olan büyük bir topluluğun TMMOB‘nin 23 odasından biridir.
Bu örgüt mesleki, demokratik kitle örgütüdür. Bu örgüt, demokrat ve yurtsever karakterdedir. Bu örgüt, emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir. Yeni dünya düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunur.
Sevgili öğrenciler,
Zorlu bir süreci, bin bir güçlüğü aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerinde maden mühendisi eğitimi almaya hak kazandınız ve bu öğrenim sürecine devam etmektesiniz. Kendisi de yeterince zorlu olan bu öğrenim sürecinin sonunda, birer meslektaşımız olarak, yani birer maden mühendisi olarak gerek meslek yaşamında, gerekse de bu çatı altında, yani Maden Mühendisleri Odası çatısı altında bir arada olacağız.
Birçok meslek alanı için, meslektaşlık gerekli eğitim sürecinin tamamlanmasından sonra kazanılan bir hak olsa da, Odamız, üst birliğimiz olan TMMOB‘a bağlı birçok Odanın yaptığı gibi, meslektaşlık ilişkisini öğrencilik sürecinden başlatmayı gerekli ve uygun bulmaktadır. O nedenle sizlere genç meslektaşlarım diye seslenmek istiyorum.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Bildiğiniz gibi, bazı mesleklerin yapılabilmesi için, ilgili meslek kuruluşlarına üye olunması Anayasadan kaynaklı bir zorunluluktur. Mühendislikte bu tür mesleklerden biridir. Kamuda çalışanları istisna sayarsak, serbest çalışan her maden mühendisi mesleğini yürütebilmek için Odamıza üye olmak zorundadır. Bu zorunluluğun dışında Odamız, geçmişten gelen bilgi, birikim ve deneyimleri ile örgütlü olmanın, örgütlü yaşamanın doğruluğunu savunmaktadır. Çağdaş insanın, aydın insanın örgütlü bireyler olması gerektiğini, çağdaş toplumların da ancak örgütlü toplumlar olabileceğini düşünmekteyiz.
Bu nedenlerle, bizler yakın gelecekte aynı mesleği paylaşacak olan siz öğrencilerle daha öğrenciliğiniz sırasında tanışmayı, kendimizi ve mesleği size anlatmayı, Oda örgütümüzü sizlerin desteği ve katılımıyla daha da güçlendirmeyi anlamlı bir görev olarak kabul ediyoruz.
Bu düşüncelerle başlattığımız öğrenci üye çalışmalarımızın bugün geldiği noktada, 16 üniversiteden 1000‘e yakın öğrenci üye sayısına ulaşmış bulunmaktayız ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Öğrenci üyelik çalışmalarımızın en önemli aracı öğrenci kurultaylarıdır. İlkini 13-14 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirdiğimiz "1. Öğrenci Kurultayı"nın ardından, şimdi de "2. Öğrenci Üye Kurultayı" nı gerçekleştiriyoruz.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Az önce de söylediğim gibi zorlu bir süreci aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerine girdiniz. Bu andan itibaren yaşam sizin için belki de daha zorlu hale geldi.
Yaşadığınız en temel sorunlar ekonomik ve sosyal sorunlardır. Yaşam koşullarının giderek ağırlaştığı, üstelik ekonomik kriz nedeniyle bu ağırlaşmanın katlandığı günümüz koşullarında öğrenime devam edebilecek maddi kaynağı sağlamak en temel sorunlardan birisidir. Anayasal bir hak olan üniversite öğreniminin paralı hale getirilmesiyle bu zorluklar bir kat daha artmaktadır. Ayrıca yurt, yemek ve ulaşım giderleri, diğer eğitim giderleri ile zorunlu sosyal giderlerde düşünüldüğünde üniversite öğrenimi giderek varsıllara yönelik bir hizmet haline dönüşmektedir.
Devlet üniversitelerinin paralı hale getirilmesi ve paralı üniversitelerin açılması bir başka önemli soruna daha neden olmuştur. Bilimsel araştırma merkezleri olması gereken üniversiteler, böylece ticarethaneye dönüştürülmektedir. Bugün üniversitelerimiz bilim-teknik alanında eğitim-öğrenim ilişkisinin yaşanacağı ortamlar olması gerekirken, "öğrenci ilişkisi"nden uzaklaşılarak, müşteri ilişkisi kurma yolunda hızla ilerlenmektedir.
Bir başka sorun üniversitelerin kendi kimliğinden ve niteliğinden uzaklaştırılarak adeta lise seviyesine indirildiği gerçeğidir. Bugün üniversitelerimiz bağımsız bilimsel araştırma çalışmalarından önemli ölçüde uzaklaştırılmıştır. Üniversite öğreniminin ezberci, tek yanlı, anti-bilimsel içeriği, soran-sorgulayan öğrenci yapısından uzaklaşılması, öğrenciyi de dışlayan, anti demokratik öğrenim ve idari yapısı, üniversitelerimizi olması gerekenin çok gerisine düşürmüştür.
Ancak sonuçları itibarıyla bütün bunlardan çok daha önemli bir başka soruna değinmeden geçemeyeceğim. Bu sorun da üniversitelerin, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal vb. sorunlara yaklaşımı, yaşanılan çok boyutlu sorunlar karşısında durduğu siyasal yer, aldığı tutumla ilişkilidir.
Tüm dünyada üniversite ve üniversiteli kimliği, toplumun diğer kuruluşlarından ve bireylerinden bir anlamda önemli bir farklılaşmanın ifadesi olmuştur. Çünkü üniversiteler insanlığın genel gereksinimleri doğrultusunda bilimsel araştırma yapma, bilimsel bilgi toplama, üretme ve yayma merkezleri olarak düşünülür. Bunu sağlamanın yollarından biri, belki de en önemlisi üniversitelerin ve yetiştirdikleri öğrencilerinin niteliğiyle ilgili olanıdır.
Yani, üniversiteler içinde bulunulan tarihsel-toplumsal dönemi anlayan ve algılayan, yaşadığı toplumun sosyal, siyasal vb. sorunlarına duyarlı olan, bu sorunlara toplumun ve insanlığın genel çıkarları doğrultusunda çözümler arayan ve sorunların çözümü konusunda sosyal ve siyasal olarak taraf olabilen bireyler yetiştirmek zorundadır.
Günümüzde çok yaygın olarak karşılaştığımız, dar anlamda kendi geleceğini düşünen, bireyci, toplumsal sorunlara algılamaktan uzak, bu sorunlara tavır almaktan korkan, tüketici, kolaycı, apolitik, ya da ırkçı-gerici-kafatasçı öğrenci yapısı üniversite ve üniversiteli kimliğini yozlaştırmakta, onları sınırlı eğitime sahip sıradan bireyler haline getirmektedir.
Oysa üniversiteler ve üniversiteli gençler, öğrendikleri bilgi ve taşıdıkları enerji ile toplumun en aydın kesimi, yol göstericileri, liderleri olmak durumundadırlar. Böylesi bir nitelik sizleri, fikirlerinizi, davranışlarınızı sıradan olmaktan çıkartarak toplum tarafından örnek alınması, izlenmesi gereken kişiler haline getirecektir.
Sevgili genç meslektaşlarım!
Bizler biliyoruz ki; mesleki çalışmalarımız dahil tüm insani faaliyetlerimiz, içinde yaşadığımız ekonomik ve sosyal düzenin kalıpları tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle mühendis kimliğimizin yanında, başka bazı kimlikler de taşıdığımızın farkında olmalısınız. Bu kimliklerden ikisi oldukça önemlidir
Birinci kimliğiniz "insan kimliği" dir. Bu kimlik size, yaşamınız boyunca her an, her sorun ve her durum karşısında, yapacağınız değerlendirmelerde öncelikli bakış açısı olmalıdır. Çünkü insanlık var olma kaynağımızdır. Çünkü insan olmadan hiçbir şey olunamaz. Çünkü mühendislik; insan refahını, insan yaşamını geliştirmeyi temel alan bir meslek disiplinidir.
İkinci kimliğiniz, çalışma yaşamında elde edeceğiniz konuma göre değişen sınıfsal kimliğiniz olacaktır. Kiminiz emekçi bir mühendis olup ücretli çalışacaksınız, kiminiz kendi bürolarını kurup kendi işini yapacak, kiminiz ise kendisine ait ya da değil, şirketlerde yönetsel sorumluluk üstlenerek, meslektaşlarınızın işvereni olacaksınız. Gelecekte taşıyacağınız bu farklı konumlar sizin sorunlara yönelik görüş ve tavırlarınızı da farklılaştıracaktır. Bu yaşamın kaçınılması çok zor bir kuralıdır. Ancak, bu farklılaşma hiçbir zaman topluma ve insanlığa sırtınızı dönmenize neden olmamalıdır. Her durumda ve her koşulda insandan yana olmayı becerebilmelisiniz.
İşte üniversite ve üniversiteli olgusunu eşsiz kılan da budur. Bu nedenlerle, üniversitelerimiz, taşımaları gereken bu niteliklerden uzaklaştırılarak sıradanlaştırılmaktadır. Onların bu hale getirilmesi, yani bağımsız bilimsel araştırmalardan uzaklaştırılmaları, çıkar çevrelerinin ve geri siyasetin alanları haline getirilmeleri, anti-bilimsel, anti-toplumsal öğrenim içerikleri, anti-demokratik yapıları, soran-sorgulayan, "aydın" kimliğine sahip öğrenci yerine itaat eden, kolaycı, hazırcı, bireyci öğrenci yetiştirmeleri rastlantı değildir.
Sevgili meslektaşlarım, biliyoruz ki bu durum sadece üniversitelerde yaşanan bir sorun değildir. Yaşamın her alanında vardır ve açık bir mücadelenin göstergeleri ya da sonuçlarıdır.
Bu mücadele, tüm toplumun ürettiklerinin paylaşımı mücadelesinin bir parçasıdır. Çünkü cehalet, bu paylaşımdaki adaletsizliği gizleyen en önemli araçtır. Bugün gerek ülkemizde gerek dünyada, toplumsal olarak üretilen devasa değerlere el koyan azınlık bir insan grubu vardır. Bu grup zenginliğini, çoğunluğun yoksunluğu pahasına sağlamaktadır.
Bu durum, yaşamın her alanında sırtımızı dönemeyeceğimiz, dönmememiz gereken bir mücadeleye zemin olmaktadır.
Bu nedenlerle üniversiteler olması gereken kimliğinden uzaklaştırılarak içleri boşaltılmakta, böylece "eğitimli cahil" bireyler yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
Bu mücadele bugün sizler nezdinde üniversitelerde yaşanan, yaşanması gereken mücadeledir. Bu mücadele bugün üniversitelerimizde "parasız-bilimsel-demokratik eğitim" mücadelesidir. Bu mücadele bugün demokratik üniversiteler yaratma mücadelesidir.
Ancak, çok yakın zamanda üniversitelerden mezun olacak ve çalışma yaşamına gireceksiniz. Mevcut koşullar ve mevcut sorunlar içerisinde birer yurttaş ve meslektaş olarak var olacaksınız. Kiminiz için bu yeni yaşam, şu an yaşadığınız zorluklardan çok daha ağır olacaktır. Yaşayacağınız bu yeni dönemde, yukarıda bahsettiğim mücadeleyi görmezden gelerek yaşanamayacağını bilmelisiniz. Bu, bin yıldır devam eden iyi ile kötü, doğru ile yanlış, haklı ile haksız, çalışanla sömüren, ezenle ezilen arasındaki mücadelede, üniversite döneminde edinmeniz gereken gerçek üniversiteli kimliğiyle davranarak toplumun aydınları, yol göstericileri, liderleri olmak zorundasınız.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle yürüdüğünüz yolda, yürüdüğümüz yolda hepimize kolaylıklar diliyorum.
1. Öğrenci Üye Kurultayımızda söyleyip, ikincisini gerçekleştirdiğimiz bugünkü Kurultayımızda devam ettirdiğimiz gibi bizler "Aydınlık bir gelecek için, karanlığı kazıyoruz".
YAŞASIN TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜ.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELEMİZ.
MEHMET TORUN