TMMOB Maden Mühendisleri Odası

MADEN MÜHENDİSLERİNİN ÇALIŞMA ALANLARI ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ

MADEN MÜHENDİSLERİNİN ÇALIŞMA ALANLARI ÇALIŞTAYI DÜZENLENDİ

Odamız tarafından ilk kez düzenlenen "Maden Mühendislerinin Çalışma Alanları" adlı Çalıştay 10 Şubat 2017 tarihinde İstanbul Şubemiz tarafından İTÜ`de gerçekleştirilmiştir.

Oda Başkanımız Ayhan YÜKSEL`in Çalıştay Açılış Konuşması aşağıda yer almaktadır.

Saygıdeğer Konuklar,

Değerli Meslektaşlarım,

Sevgili Sevgili Öğrenciler,

Hepinizi Maden Mühendisleri Odası 45. Dönem Yönetim Kurulu ve şahsım adına saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce başta Siirt-Madenköy` de meydana gelen faciada hayatını kaybeden 16 maden emekçisi olmak üzere Ermenek`te, Soma`da, Zonguldak`ta, Elbistan`da ve adını sayamadığım onlarca faciada yaşamını kaybeden yüzlerce, binlerce maden emekçisini ve onlarca maden mühendisi meslektaşımızı saygıyla anıyorum.

Aramızda bulunan ve genç madenciler olarak adlandırdığımız sevgili öğrencileri selamlayarak önümüzdeki yıllarda  birlikte bir arada olma umudumuzun bizlere mutluluk verdiğini söylemek istiyorum.

Saygıdeğer Konuklar;

Değerli Meslektaşlarım,

Son yıllarda ülkemiz ekonomik ve siyasal alan ile  çalışma ilişkilerinde çok önemli gündemler yaşamaktadır. Gün geçmiyor ki genelde ülke gündemi, özelde sektörümüz olmak üzere çok önemli gündem değişiklikleri yaşanmasın. Böylesine hızlı gündem değişikliklerini takip etmek, gerekli tepkileri vermek geniş bir bilgi dağarcığına, ilkeli bir duruşa ve mücadeleci kadrolara sahip olmayı gerektirmektedir.

Sizlerin huzurunda övünerek söylüyorum ki TMMOB Maden Mühendisleri bu meziyetlerin hepsine sahiptir ve bu nedenle de Birliğimiz ve pek çok odamız ile birlikte 62 yılı aşan onurlu bir geçmişe sahiptir. Maden Mühendisleri Odası, bu 62 yıllık süre içerisinde daima bilimden, emekten ve halktan yana olmuştur. Hayatın her alanına müdahil olmuş olan odamız mesleki demokratik bir kitle örgütü olarak mevzuatımızdan gelen görev ve sorumluluklarımızla birlikte toplumsal yaşama ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda müdahil olmayı ihmal etmemiştir. Bu nedenledir ki sürekli olarak siyasi iktidarların hedefi haline gelmiş ancak tüm baskılara karşın hiçbir zaman çizgisinden taviz vermemiştir.

İlgili Bakanlıkların denetimi ile vesayet altına alınmaya çalışılan odalarımız demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe, laikliğe ve barışa olan bağlılığını her türlü antidemokratik baskıya rağmen sürdürmeye devam edecektir. Demokrasiye sahip çıkmanın, darbecilere karşı mücadele etmenin yolu ne OHAL kararnameleri ne de antidemokratik uygulamalardır. Antidemokratik uygulamaların sahipleri ve savunucuları bilmelidirler ki 15 Temmuz Kalkışması da benzeri düşüncelerin ürünleri olup darbeleri, kalkışmaları önlemenin olmazsa olmaz koşulu da demokrasiye, laikliğe, barışa ve cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaktır.

Darbecilere ve hukuku askıya almak isteyenlere verilecek en iyi cevap onları hukuka ve demokratik kurallara göre yargılamaktır. Ancak demokrasiye sahip çıkanları, demokratik muhalefet hakkını kullananları, hukuku askıya alarak, darbecilerle aynı çuvala koyarak, OHAL kararnameleri ile yok etmeye çalışmakta demokrasiye ve hukuka karşı işlenen en büyük cinayettir. Unutulmamalıdır ki hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Demokrasi, laiklik ve cumhuriyet herkesin yaşam güvencesidir. Odamız bu kapsamda mücadele eden üyeleriyle, akademisyenlerle birlikte olmaya devam edecektir.

Son yıllarda egemen güçlerin içerisinde bulunduğumuz coğrafyada ki enerji kaynaklarını ele geçirmek amacıyla yürürülüğe koydulkları Büyük Ortadoğu ve Arap Baharı projeleriyle başta ülkemiz ve içinde bulunduğumuz coğrafya olmak üzere tüm dünya kan gölüne dönmüş ve terörizm dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştır.

Maden Mühendisleri Odası olarak defalarca söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmaya ve nereden gelirse gelsin, insan yaşamını, barışı ve demokrasiyi  tehdit eden terörü kınamaya devam edeceğiz.

Saygıdeğer Konuklar;

Değerli Meslektaşlarım;

Maden mühendisliği eğitiminden başlayarak, mesleğin ve meslektaşın tüm sorunlarına çözüm üretmek, onların mesleki gelişimlerini sağlamak, anayasal bir hak olan çalışma hakkının kullanımı için çalışmalar yapmak, çalışma yaşamından kaynaklanan haklarının gelişimi ve korunması konusunda çalışma yapmak odamızın öncelikli ve zorunlu görevleri arasındadır.

Teknolojinin gelişimi ile birlikte üretim yöntemleri ve bundan kaynaklı çalışma ilişkileri de değişmiştir. Bilimsel alanda yaşanan gelişmeler üretimin uzmanlaşmasına, esnekleşmesine ve kuralsızlaşması ile birlikte denetimsizleşmesine ve mühendislik disiplinleri arasındaki sınırların belirsizleşmesine ve tartışılmasına neden olmuştur. Bu tartışma süreci TMMOB örgütlülüğü ile birlikte odamızda da tartışılmaya başlanmıştır. Ancak yaşanan istihdam sorunları, güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle bu tartışmalar ne yazık ki tamamlanamamıştır.

Meslek alanlarının ve sınırlarının tartışılmasını gerektiren en önemli süreç teknolojik gelişmelerdir. Bu nedenledir ki almış olduğumuz bilimsel eğitim 9. Eğitim Çalıştay`ında da söylediğimiz üzere başta ders müfredatları ve sektörel mevzuat olmak üzere gelişen teknoloji ve mesleki ihtiyaçlar anlamında yeniden gözden geçirilmelidir.

Yıllar öncesinde demir, kömür, krom ve bakırdan gayri madenler dışındaki kaynakları maden saymayan anlayış yaşadığımız süreçte gelişen teknolojinin de yardımı ile pek çok kaynağın öncelikle maden sayılmasına sonrasında ise günün teknolojik koşulları gereği reserv sayılmayan düşük tenörlü zenginliklerin maden sayılmasına neden olmuştur. Bu süreç daha sonra 2003 yılında maden kanununa geçmiş ve hem maden tanımı hem de kaynak ve reserv tanımı genişleyerek sektörümüzün çalışma alanlarının hızla gelişimine ve değişimine neden olmuştur.

Bu kapsamda Odamız 2013 yılında SMMH Yönetmeliğimizi yenileyerek çalışma alanlarımızın genişletilerek mevzuata girmesi yönünde önemli bir aşama kaydetmiştir. Ancak bu çabanın sonuç verebilmesi için öncelikli olarak yönetmeliğimizde ki hükümlerin madencilikle ilgili direk ve dolaylı mevzuata girmesi gerekmektedir.

Nasıl ki maden mevzuatında sektörümüze almış oldukları eğitimin gereği olarak diğer meslek disiplinlerinde yer veriliyorsa yapı denetimin zemin etüdleri alanında, sondaj mevzuatında, tünel ve yol inşaatlarında, çevre ve orman mevzuatında da maden mühendislerine almış oldukları eğitimin gereği hakları verilmelidir.

Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bugün burada bir üniversite çatısı altında yapmış olduğumuz çalıştayda söylemek zorundayım. Bu konuda saygıdeğer hocalarımızın desteğine çok ama çok ihtiyacımız olduğudur. Meslek alanlarımızın hem gelişen teknolojiye göre, hem de çalışma alanlarımızın genişletilmesi amacına dönük olarak almış olduğumuz eğitimin yeniden değerlendirilmesi ve dönüştürülmesi gerekmektedir.

Ayrıca ülkemiz madencilik mevzuatı son 15 yılda 3 kez önemli değişikliklere uğramış ve bu değişiklikler sırasında da mesleki alanda tüm çabalarımıza rağmen önemli kayıplar yaşamış durumdayız. Bugün burada sevgili hocalarımıza 19 Kasım 2016 tarihinde Adana`da yaptığımız Eğitim Çalıştay`ında yaptığım çağrıyı yenilemek istiyorum. Bu konuda sizlere ihtiyacımız var. Bizleri yalnız bırakıyorsunuz.

Eğer maden mühendislerinin istihdam sorunları çözülmez ise, eğer maden mühendislerinin ücret ve iş güvencesi sorunu çözülmez ise çoğu maden mühendisliği bölümünün karşı karşıya kaldığı kapanma sorunu ile tüm bölümler karşı karşıya kalacaktır. 

Mesleki sorunlarımızın çözümü, meslek alanlarımızın gelişimi için öncelikli olarak madencilik sektörünün sorunlarının çözümü gerekmektedir. Bu kapsamda ki en önemli ve acil ihtiyacımız ulusal bir madencilik politikası oluşturmak ve ulusal sanayi sektörünün gelişimi için planlama anlayışı geliştirmektir ve madenciliğin maden mühendisliği bilim ve tekniğine uygun olarak yapılmasını sağlamaktır.

Yaşadığımız süreçte TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak bulunduğumuz her platformda hem üyelerimiz adına hem de sektörümüz adına sürekli olarak söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. 2012 yılında yürürlüğe konulan ve bağımsız yargı tarafından iptal edilmesine rağmen hala hukuka aykırı bir şekilde uygulanmakta olan Başbakanlık Genelgesi ve uygulaması derhal yürürlükten kaldırılmalıdır.

Odamızın ve sektörümüzün her türlü itirazına rağmen sektörün sorunlarını çözeceği vaadiyle çıkarılan Maden Kanunu sorunları çözeceği yerde artırmıştır. Sekiz gün sonra iki yılı tamamlanmasına rağmen kanunun uygulama yönetmeliği halen çıkarılamamıştır. Odamızın ve sektörün bu talepleri derhal karşılanmalıdır.

Kamu otoritesinden bu taleplerde bulunurken bizlerin yapması gerekense meslek etiğini ve dayanışmasını geliştirmektir. Bunun en önemli argümanı da Maden Mühendisleri Odası çevresinde örgütlenmektir.

Mesleki sorunlarımızı toplumsal sorunlardan ayrı tutmamak, mesleki gelişimimizle birlikte mesleki etik ve dayanışmayı geliştirmek, ülkemizin her yerinde bilime ve tekniğe uygun madenciliğin yapılmasını sağlamak biz maden mühendislerinin öncelikli görevidir.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası, bu görevini yerine getirmeye hazırdır. Ancak odamızın da gücünün siz üyelerinden aldığı unutulmamalıdır. Güçlü üye, güçlü oda için birlikte üretmeliyiz, birlikte yönetmeliyiz. Biz birlikte yönetmeye hazırız.

Saygıdeğer Konuklar;

Değerli Meslektaşlarım;

Sözlerime son vermeden önce 6 Şubat 2017 tarihli mükerrer resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ETİ Maden İşletmelerinin Türkiye Varlık Fonuna devri konusunda vereceğimiz HAYIR mücadelesine omuz vermeniz ülkemiz ve geleceğimiz için çok önemlidir. Bor madenlerimiz gizlice özelleştirilmek istenmektedir. Bor madenlerimiz uluslararası tekellere peşkeş çekilmek istenmektedir.

Ülkemiz için geleceğimiz için bu oyuna HAYIR demeliyiz.

Çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen başta İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyeleri olmak üzere, çalıştayımıza katkı koyan saygıdeğer sektör temsilcilerimize ve hocalarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyor ve siz değerli üyelerimizi saygıyla selamlıyorum.

Ayhan YÜKSEL

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

10 Şubat 2017, İstanbul

Okunma Sayısı: 838
Yayın Tarihi: 10.02.2017