TMMOB Maden Mühendisleri Odası

Madencilikte Devir Değişiyor

Madencilikte Devir Değişiyor

Türkiye‘yi santim santim arayarak, nesi var nesi yok, ortaya koyacağız‘ diyerek madencilik sektörünün yeni yatırım stratejisini açıklayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler 2006‘da 11 bin maden sahası ruhsatını ihaleye çıkaracaklarını söyledi. Güler‘in açıklamaları sektörde olumlu karşılandı, maden şirketlerinin yeni kararlarla büyük bir dönüşüm içine girecekleri belirtildi.

Ankara‘da dün "Madencilik Sektöründe Yeni Açılımlar" konulu bir basın toplantısı düzenleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, maden sektöründe ruhsat, işletme, üretim ve yatırım sahipleri arasında sinerji oluşturmayı amaçladıklarını anlattı. Güler belli bir takvime dayalı sektör toplantıları düzenleyeceklerini ve planlı bir şekilde ruhsat, işletme, üretim ve yatırım envanteri oluşturacaklarını söyledi. Özellikle Maden Tetkik Arama (MTA) ve özel sektör arasındaki yeni bir yatırım modeli oluşturduklarını belirten Güler, geliştirilen yeni modeli şöyle özetledi; "Aramayı öncelikli olarak MTA başlatacak. Arama aşamasında yüzde 90 kamu, yüzde 10 özel sektör çalışma yaparken, sondaj aşamasında yüzde 70 kamu bütçesi, yüzde 30 özel sektör finansmanı devreye girecek. Bunda başarılı olunursa, yatırım aşamasına geçilecek ve yatırımı yüzde 100 özel sektör yapacak. Üretime geçildiğinde de yüzde 5‘ini MTA alacak. Böylelikle uygulamanın her aşamasında özel sektör olacak. Bu devrim niteliğinde bir uygulamadır. Laftan artık işe geçiyoruz. Burada üretim olursa, hepimiz zengin oluruz, üreticinin de yatırımcının da yüzü güler"
2002‘de 1,9 milyar dolar olan maden üretimini, 2005‘te 4,5 milyar dolara yükselttiklerini anlatan Güler, 2010 yılında hedeflerinin 12 milyar dolar olduğunu bildirdi

Derin saha madenciliğine geçiliyor

Bakanlık olarak MTA‘nın yatırım bütçesini arttıracaklarını da belirten Güler, "Mostra madenciliğinden, (yüzeyden dolaşarak belli derinliğe girilerek yapılan faaliyet) derin saha madenciliğine geçiyoruz" dedi. Türkiye‘de ortalama 200-250 metrede arama yapıldığını Avrupa ortalamasının ise bin 100 metre olduğunu ifade eden Güler, "şimdi 1000 metre daha aşağıya ineceğiz. Yani yaklaşık 5 kat daha aşağıya inmiş olacağız. Burada neler bulacağımızı düşünün, derin saha madenciliğine geçişi heyecanla bekliyorum" diye konuştu.
TKİ‘nin çalışmaları hakkında da bilgi veren Güler, 19 yeni sahada kömür potansiyelini artırdıklarını bildirdi. Söz konusu yeni sahalarla, kömür arama potansiyelini etüd ettiklerini belirten Güler, 2005-2010 yılları arasında 310 bin metre sondaj ve 1 milyar ton yeni kömür rezervi bulacaklarını tahmin ettiklerini vurguladı. Maden sektörüne bağlı bilgileri de, GIS (coğrafi bilgi sistemi) ortamına aktardıklarını anlatan Güler, arama ve üretim faaliyetlerini bu sistem ile başlatacaklarını söyledi.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Güler, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan‘la önceki gün bakanlıkta bir görüşme yaptığını doğrulayarak, "Herkesle görüştüğüm gibi onunla da görüştüm, önerileri oldu. Bu önerileri aldık, değerlendireceğiz" dedi.
Yabancı yatırımcılarla sürekli görüştüklerini, bu çerçevede Avustralyalı yatırımcıların geldiğini, bu yatırımcıların önerileri olduğunu ve bunları değerlendirdiklerini söyledi. İlgili yasa çerçevesinde bor madeni konusundaki yatırımlarının sadece kamu tarafından yapılabileceğinin altını çizen Güler, ancak özel sektöre yüksek katma değer sağlayacak bor ürünleriyle ilgili yeni bir model üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Bir basın mensubunun "Bor konusunda yatırımların özel sektör tarafından yapılabilmesi için bir yasa değişikliği düşünüyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Bakan Güler, borun kamunun elinde kalmasını istedikleri için herhangi bir yasal değişiklik istemediklerini vurguladı.
Batı Karadeniz‘deki doğalgaz arama çalışmalarına katkı yapması için 2 adet sondaj gemisinin kiralandığını söyleyen Güler, Doğu Karadeniz‘deki çalışmaların ise değerlendirme aşamasında bulunduğunu ifade etti. Güler, "Değerlendirmede bütün faktörler ele alınıyor. Bu tip işler matkabın ucu delip delmemesiyle ilgilidir. Çalışmalar netleştikçe sizinle paylaşacağım" dedi.

Sert konuştu

"Mavi Akım‘ın tahkim sürecinden niçin vazgeçtiniz” şeklindeki bir soru üzerine Bakan Güler, Mavi Akım‘la ilgili basında çıkan tüm haberlere önceden “yanlış” dediğini, şimdi ise “yalan” diyeceğini söyledi. Kendisinin gerekli açıklamaları yapmasına rağmen “Bildiği halde bilmemezlikten, anladığı halde anlamamazlıktan” gelenlerin bulunduğunu anlatan Güler, şöyle konuştu:
“Bunların hepsi yanlıştır, yalandır ve halkın kafasını karıştırmaya yöneliktir, etik açısından da mahsurludur. Bu konuda yaptığımız çalışmalar devam etmektedir. Biz (Rusya ile doğalgaz konusunda yapılan al ya da öde anlaşmaları) hepsinde de fiyatı düşürdük, ülkemizi kara geçirdik. Bundan dolayı büyük bir yük üzerimizden kalktı. Ama bu arada da menfaat gruplarının arı kovanına diyelim çomak sokmak değil, biz kovanı baş aşağı çevirdik. Bundan dolayı belli bir tepki var. Bunu da halkımızın çok iyi anlaması lazım. Biz bunu rakamlarıyla, her şeyleriyle ifade ettik. Yapılan açıklamalar gayet şaşırtıcıdır, aldatıcıdır ve milletin kafasını karıştırıcıdır. Bununla ilgili açıklamaları belli ölçüde yapıyoruz. Fakat anlamamak üzerine veya anlayıp da anlamamazlığa gelenlerin bir parça etik sorunu olduğunu düşünüyorum. Böyle ilkokul talebelerinin yaptığı hesaplamalarla, uyduruk hesaplamalarla bunlar hesaplanmaz. Hepsinin hesabı usulü, tekniği vardır ve ayrıca da bu tip anlaşmaların belli aralıklarla görüşmesi vardır. Yani bir anlaşmayı alıp da 20-25 sene ile çarparak milletin kafasını karıştırmanın bir anlamı yok.

Maden sektöründe devrim
Gülfem Varlık -İstanbul
Madencilik sektörüne ilişkin yeni bir stratejik plan ortaya koyan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler‘in açıklaması sektörün yüzünü güldürdü. Sektör temsilcileri, yeni yatırım modelinin başarıyla uygulanması halinde Türk madenciliğinin hızlı bir yükselişe geçeceği görüşünde. "Türkiye‘yi santim santim arayarak, nesi var nesi yok ortaya koyacağız" diyerek, özel sektör ile MTA arasında işbirliğinin kapılarını açan Güler, bu yeni modeli ‘devrim‘ olarak nitelerken, büyük bölümünü aile şirketlerinin oluşturduğu madencilik şirketlerinin büyük bir dönüşüm içine girmesi bekleniyor.

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun:

Madencilik ciddi yatırım gerektiren, ilk sermayesi yüksek ve özellikle aramacılık aşamasında riskli bir sektör. Bu yüzden Türkiye‘deki büyük firmaların sermayesi, gıda sektörü gibi çok daha kolay para kazanılan yerlere kayıyor. Açıklanan önlemler doğru şeyler ama bunlar için mutlaka ve mutlaka uzun vadeli planlama yapılmalı ve bu planların altı da yatırımlarla doldurulmalı. Ürettiğimiz 30 çeşit maden ürününde ihracat gelirimiz 1.4 milyar dolar. Bunun çok büyük oranı da mermer ve doğal taş. Sadece ithal kömüre verdiğimiz para ise yine 1.4 milyar dolar. Madenlerin çıkarılıp sadece hammadde olarak ihraç edilmesi doğru bir politika değil, sanayisi kurulmalı. Dünyada hammadde satarak gelişmiş bir ülke örneği yok. Dünyanın en büyük bakır rezervi Şili‘de, en büyük demir rezervi Brezilya‘da, petrol rezervleri de Arabistan‘da. Bu ülkelerin ekonomileri de bizim gibi. Ereğli Demir Çelik‘te ürettiğiniz yassı mamulden beyaz eşya yapmayacaksanız, otomobilde kullanmayacaksanız bu işin hamallığını yapmış oluyorsunuz. Türkiye, 100-150 metrenin altında ciddi anlamda madencilik yapamamakta. Güney Afrika‘da altın madenciliği yerin 3 bin 500 metre altında yapılıyor. Biz bu işin daha "A"sındayız. Bu arada Maden Tetkik Arama da etkin hale getirilmeli. Bütçesi şu anda ancak personel giderlerini ödemeye yetiyor.

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı İsmet Kasapoğlu:
Bu yatırım modeli sektörün önünde ciddi bir açılım sağlayacaktır. Sektörde yeni yatırımların yapılmasına kesin gözüyle bakıyorum. Elbetteki zenginliğin kapısını açmaz ama çok zengin olamıyoruz diye önümüzdeki imkanları reddetmek akıl dışı olur. Özel sektörde madenciliğe olan yatırımların güvenilirliği sağlanmadı şimdiye kadar. Bu yatırım modeli sektörün önünü açacak formüldür. Türkiye‘nin ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaktır. Sektörün feryatları nihayet duyuldu. Avrupa Madenciler Birliği, maden rezervlerini bir an evvel üretime almak konusunda uyarmıştı. Türkiye‘nin AB‘ye tam üye olana kadar rezervlerini faaliyete geçirmesi gerekiyor aksi takdirde üyeliğimiz tehlikeye girebilir.

Koza Altın İşletmeleri Genel Müdürü İsmet Sivrioğlu:

Madencilikte bir işletmeyi hayata geçirmeden önce ciddi bir ön hazırlık yapmanız ve özellikle de rezervi belirleyinceye kadar çok ciddi bir maliyeti gözden çıkarmanız gerekiyor. Bunun sonucunda çok iyi bir maden kaynağına da ulaşabilirsiniz. Ama bunun tam tersi olma ihtimali her zaman çok yüksektir. Özel sektör bu riski yüklenmekten haklı olarak çekiniyor. Şimdi devletin de taşın altına elini koyması çok olumlu bir gelişme. Bu sayede Türk madenciliği hızlı bir yükselişe geçecektir. Öte yandan bu uygulama küçük girişimcilerin de sektöre girmesini sağlayacaktır.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Alimoğlu:

Madencilik sektörü Türkiye‘nin sahip olduğu bir varlıktır.Yıllardır hantal olan bir yapıyı faal hale getirmek çok da kolay değil. Madencilik sektörü ihracat rakamlarında 2004-2005 döneminde ciddi bir artış yakalandı. Hem fiyat hem de miktar olarak artış var. Madencilik hamallık demek. Madenin çıkartılmasından yarı mamul ya da mamul hale getirilmesi, nakliyesi, ihracatı çok uzun süreçler. Yükçe ağır ama ama pahaca hafif bir iş. Sektörün genel yapısı KOBİ niteliğindeki aile şirketlerinden oluşuyor. Sektörden bir şirketin ayakta durmak için tırnaklarıyla kazıyıp iş yapması gerekiyor. Bu işletmeler bu işe girdiklerinde gemileri yakıyorlar. Bu yeni yatırım modeli sektörün istihdamına büyük katkı sağlayacaktır.

Karar maden sektöründe devrim

Maden Mühendisleri Odası Başkanı
Mehmet Torun:
Madencilik ciddi yatırım gerektiren, ilk sermayesi yüksek ve özellikle aramacılık aşamasında riskli bir sektör. Bu yüzden Türkiye‘deki büyük firmaların sermayesi, gıda sektörü gibi çok daha kolay para kazanılan yerlere kayıyor. Açıklanan önlemler doğru şeyler ama bunlar için mutlaka ve mutlaka uzun vadeli planlama yapılmalı ve altı da yatırımlarla doldurulmalı. Ürettiğimiz 30 çeşit maden ürününde ihracat gelirimiz 1.4 milyar dolar. Bunun çok büyük oranı da mermer ve doğal taş. Sadece ithal kömüre verdiğimiz para ise yine 1.4 milyar dolar. Madenlerin çıkarılıp sadece hammadde olarak ihraç edilmesi doğru bir politika değil, sanayisi kurulmalı. Dünyada hammadde satarak gelişmiş bir ülke örneği yok.

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı
İsmet Kasapoğlu:

Bu yatırım modeli sektörün önünde ciddi bir açılım sağlayacak. Sektörde yeni yatırımların yapılmasına kesin gözüyle bakıyorum. Elbetteki zenginliğin kapısını açmaz ama çok zengin olamıyoruz diye önümüzdeki imkanları reddetmek akıl dışı olur. Özel sektörde madenciliğe olan yatırımların güvenilirliği sağlanmadı şimdiye kadar. Bu yatırım modeli sektörün önünü açacak formüldür. Türkiye‘nin ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaktır. Sektörün feryatları nihayet duyuldu. Avrupa Madenciler Birliği, maden rezervlerini bir an evvel üretime almak konusunda uyarmıştı. Türkiye‘nin AB‘ye tam üye olana kadar rezervlerini faaliyete geçirmesi gerekiyor aksi takdirde üyeliğimiz tehlikeye girebilir.

Koza Altın İşletmeleri Genel Müdürü
İsmet Sivrioğlu:

Madencilikte bir işletmeyi hayata geçirmeden önce ciddi bir ön hazırlık yapmanız ve özellikle de rezervi belirleyinceye kadar çok ciddi bir maliyeti gözden çıkarmanız gerekiyor. Bunun sonucunda çok iyi bir maden kaynağına da ulaşabilirsiniz. Ama bunun tam tersi olma ihtimali her zaman çok yüksektir. Özel sektör bu riski yüklenmekten haklı olarak çekiniyor. Şimdi devletin de taşın altına elini koyması çok olumlu bir gelişme. Bu sayede Türk madenciliği hızlı bir yükselişe geçecektir. Öte yandan bu uygulama küçük girişimcilerin de sektöre girmesini sağlayacaktır.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı
İsmail Alimoğlu:

Madencilik sektörü Türkiye‘nin sahip olduğu bir varlıktır.Yıllardır hantal olan bir yapıyı faal hale getirmek çok da kolay değil. Madencilik sektörü ihracat rakamlarında 2004-2005 döneminde ciddi bir artış yakalandı. Hem fiyat hem de miktar olarak artış var. Madencilik hamallık demek. Madenin çıkartılmasından yarı mamul ya da mamul hale getirilmesi, nakliyesi, ihracatı çok uzun süreçler. Yükçe ağır ama ama pahaca hafif bir iş. Sektörün genel yapısı KOBİ niteliğindeki aile şirketlerinden oluşuyor. Sektörden bir şirketin ayakta durmak için tırnaklarıyla kazıyıp iş yapması gerekiyor. Bu işletmeler bu işe girdiklerinde gemileri yakıyorlar. Bu yeni yatırım modeli sektörün istihdamına büyük katkı sağlayacaktır.

Bilfer Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı
Sözer Özel,
Devletle güven problemi çözülmeli
"Maden Tetkik Arama (MTA), daha önce de buna benzer girişimlerde bulunmuştu. Buna benzer bir sistemi de zaten uyguluyorlar. Öncelikle Türkiye‘de madencilerle devlet arasındaki güven problemi çözülmeli. Madenci devlete kırgın. Devletleştirmeler veya lisans iptalleri nedeniyle büyük kayıplara uğradık. Devlet, özel sektörle ortak arama yapmamalı. Arama yapacaklara yardımcı olmalı. Geçmişte MTA‘dan olumlu sondaj raporlarını alıp, beklediği verimi alamayan ve zarar eden madenciler çoğunlukta. Devletin yüzde 100‘lük yatırımdan sonra istediği yüzde 5‘lik pay ciro değil kar üzerinden olmalı. (REFERANS-Ankara )

Sert konuştu

"Mavi Akım‘ın tahkim sürecinden niçin vazgeçtiniz” şeklindeki bir soru üzerine Bakan Güler, Mavi Akım‘la ilgili basında çıkan tüm haberlere önceden “yanlış” dediğini, şimdi ise “yalan” diyeceğini söyledi. Kendisinin gerekli açıklamaları yapmasına rağmen “Bildiği halde bilmemezlikten, anladığı halde anlamamazlıktan” gelenlerin bulunduğunu anlatan Güler, şöyle konuştu:
“Bunların hepsi yanlıştır, yalandır ve halkın kafasını karıştırmaya yöneliktir, etik açısından da mahsurludur. Bu konuda yaptığımız çalışmalar devam etmektedir. Biz (Rusya ile doğalgaz konusunda yapılan al ya da öde anlaşmaları) hepsinde de fiyatı düşürdük, ülkemizi kara geçirdik. Bundan dolayı büyük bir yük üzerimizden kalktı. Ama bu arada da menfaat gruplarının arı kovanına diyelim çomak sokmak değil, biz kovanı baş aşağı çevirdik. Bundan dolayı belli bir tepki var. Bunu da halkımızın çok iyi anlaması lazım. Biz bunu rakamlarıyla, her şeyleriyle ifade ettik. Yapılan açıklamalar gayet şaşırtıcıdır, aldatıcıdır ve milletin kafasını karıştırıcıdır. Bununla ilgili açıklamaları belli ölçüde yapıyoruz. Fakat anlamamak üzerine veya anlayıp da anlamamazlığa gelenlerin bir parça etik sorunu olduğunu düşünüyorum. Böyle ilkokul talebelerinin yaptığı hesaplamalarla, uyduruk hesaplamalarla bunlar hesaplanmaz. Hepsinin hesabı usulü, tekniği vardır ve ayrıca da bu tip anlaşmaların belli aralıklarla görüşmesi vardır. Yani bir anlaşmayı alıp da 20-25 sene ile çarparak milletin kafasını karıştırmanın bir anlamı yok.
Okunma Sayısı: 370
Yayın Tarihi: 20.01.2006