MİLLİYET - Domuz damından yaşam koridoruna
MİLLİYET - ‘Domuz damı’ndan yaşam koridoruna
Madenciler, ‘domuz damı’ tahkimatlarını bu kez maden ocağında değil, depremlerden etkilenip enkaza dönüşen binalarda kurdu. Bu teknik sayesinde yaşam koridoru açan madenciler birçok kişiyi kurtardı.
Mert İnan- Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük depremin vurduğu Adana, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya’da arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Madenciler de kurtarma çalışmalarında rol alan ekiplerin başında geliyor. Kendi teknik yöntemleriyle iki büyük depremden etkilenen enkazlardan çok sayıda kişiyi kurtardı.
Enkazda kurdular
17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde 103 kişiyi yığınların altından sağ çıkartmayı başaran maden işçileri, yerin metrelerce altındaki ocaklarda uyguladıkları tavan kısmının çökmesini engelleyen “domuz damı” denilen tahkimat sistemini enkazlarda da kullanıyor. Kömür üretimi süresince yaşadığı büyük maden kazalarındaki acı deneyimleriyle göçük açma, ahşap tahkimat yapımı ve dar kesitte çalışma üstünlüğü gibi becerilere sahip madenciler, yerin metrelerce altında edindikleri tecrübeyle kurtarma çalışmalarında başarılı oluyor. Depremde enkazdan kurtarma çalışmalarına katılan madenciler, “domuz damı” adı verilen teknik sayesinde onlarca afetzedeyi yıkıntılardan çıkarmayı başardı. Madencilerin bu yöntemle kurtardıkları kişilerden biri Adıyaman’da 8 m derinliğe inilerek ulaşılan 17 yaşındaki Gülsüm Yeşilkaya’ydı. Enkazdan 90 saat sonra sağ çıkarılan 7 katlı binanın alt katındaki Yeşilkaya’yı Türkiye Taşkömürü Kurumu Zonguldak ekipleri devreye soktukları domuz damı yöntemiyle kurtardı. Hatay’dan Kahramanmaraş’a kadar olan afet bölgesinde madencilerin koordinasyon ve çalışmalarında yer alan Maden Mühendisleri Odası 2. Başkanı Veyis Sır, onlarca insana tekrar hayat ışığı veren domuz damı kurtarma tekniğini anlattı. Domuz damının, yeraltı maden işletmelerinde taban taşı ile tavan taşı arasına yerleştirilen tahkimat sisteminin adı olduğunu belirten Sır, şunları dedi:
“Domuz damı tahkimat sisteminde kullanılan ağaçlar, baskıya karşı dirençlerinden dolayı meşe veya kayın gibi ezilmeye direnç gösteren cinsler seçilir. Domuz damının taban ve tavan taşının durumu, göz önünde bulundurularak sıktırma takozları ile sıkıştırılarak kayması engellenir. Domuz damıyla madencilerimiz, göçük altında kalanların kurtarılması için yaşam koridoru açıyor ve göçen beton blokları aralarındaki yaşam alanlarına geçiş yapabiliyor. Madencilerimizin birçok canımızı bu şekilde kurtardıklarına hepimiz şahit olduk. Kurtarma çalışmalarında domuz damı tahkimat sisteminin en büyük avantajı, saniyenin bile hayati önemli olduğu anlarda ciddi boyutta zaman kazandırması. Deprem bölgesinde meslektaşlarımız canını dişine takarak bu yöntemle onlarca afetzedeyi enkazdan çıkarmayı başardı. Domuz damı sayesinde beton blokların kaldırılmasına gerek duyulmadan alınan sinyaller ve sesler doğrultusunda yaşam alanlarına hızlıca ulaşılıp kurtarma yapılabiliyor.”
‘Kendi çabamızla çalıştık’
Felaketin 2’nci günü alana ulaştıklarını anlatan Veyis Sır, “İlk zamanlar tamamen kendi kişisel çabalarımızla kurtarma çalışmalarını sürdürmek zorunda kaldık. Organizasyonda sıkıntılar vardı ve yetkililerle bağlantı kuramamıştık. AFAD maalesef ilk birkaç gün koordinasyon ve yönlendirmeleri yapamadı. Bazı madencilerimiz de yine koordinasyonsuzluk nedeniyle alana üçüncü ve dördüncü gün gelebildi. Maalesef çalışmalar esnasında başta AFAD olmak üzere diğer ekiplerin, madencilerin çalışmalarını aksatacak müdahaleler yaptığını gördük. Tahkimat tekniğini bilmeyen veya kurtarma kültürü olmayan ekiplerin çalışma esnasında madencilere müdahalesi de büyük zaman kaybına neden oldu” dedi.
HABER KAYNAĞI: MİLLİYET