ODAMIZ 49. OLAĞAN GENEL KURULU ANKARA KOCATEPE KÜLTÜR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
ODAMIZ 49. OLAĞAN GENEL KURULU ANKARA KOCATEPE KÜLTÜR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Odamız 49. Olağan Genel Kurulu 24-25 Şubat 2024 tarihlerinde Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Genel Kurul 24 Şubat 2024 Cumartesi günü 10:00’da başladı. Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel'in açılış konuşmasının ardından konuk konuşmalarına geçildi. Siyasi parti temsilcileri, millet vekilleri, sendika yöneticileri Genel Kurul’da birer konuşma yaptılar.
Genel Kurul’da, verilen bir önerge ile İliç faciası ile ilgili “Denetlemeyen Devlet, Önlem Almayan Şirket: Maden Mühendisleri Günah Keçisi Değildir!” temalı basın açıklaması yapıldı.
Verilen ara sonrası, 48. Dönem Çalışma Raporu özeti sunuldu.Çalışma Raporu hakkında delegeler görüş ve değerlendirmelerde bulundular. Yapılan eleştiri ve değerlendirmeler Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel tarafından yanıtlandı. 48. Dönem Yönetim Kurulu faaliyetleri oybirliği ile onaylandı.
25 Şubat 2024 Pazar günü Oda hizmet binasında yapılan seçimler ile 49. Olağan Gelen Kurulu sona erdi.
Sayın Divan
Siyasi Partilerin Saygıdeğer Milletvekilleri ve Temsilcileri,
Birliğimizin ve Odalarımızın Saygıdeğer Başkanları ve Temsilcileri,
Sendikaların ve Sivil Toplum Örgütlerinin Saygıdeğer Temsilcileri,
Saygıdeğer Basın Emekçileri,
Genel Kurulumuza hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
-Depremlerin kentlerini yerle bir ettiği ama kendilerinin yıkılmadığı sevgili Adana Şube delegelerim, Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Depremlerin, çığ felaketlerinin, çatışmaların ve ölümlerin yaşandığı kentlerinizden, mahallelerinizden ve işyerlerinizden, eşlerinizden, çocuklarınızdan ayrılarak Odamıza sahip çıkmaya gelen sevgili Diyarbakır Şube delegelerim Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-“Sana Kanal İstanbul’u Yaptırmayacağız” diyen Gezinin ve isyanın başkenti, direnişin sembolü sevgili İstanbul Şube delegelerim, Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Kuruluşun ve Kurtuluşun Kenti, Ege`nin Efesi, özgürlüğün ve demokrasinin kalesi, Gavur İzmir Şube delegelerim Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Bir avuç kömür için bir ömür veren, Zonguldak’tan Ankara’ya destan yazan Emeğin Başkenti, Zonguldak Şube Delegelerim Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Akdenizin incisi, Odamızın sevdalısı Akdeniz Bölge Temsilciliği, Antalya, Burdur, Isparta delegelerim, Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Odamızın direği ve bel kemiği olan Ankara delegelerim, 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Odamızın her ihtiyacında kar demeden kış demeden yollara düşen ve koşa koşa Ankara’ya gelen Konya, Niğde, Aksaray, Sivas, Kayseri Eskişehir, Kütahya, Afyon, Bursa ve Bilecik delegelerim, hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
-Çorum, Amasya, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin delegelerim, Karadeniz uşakları Ankara’ya 49 Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Trakya’nın üj beji, Van’ın Kürdü, Karadeniz’in Lazı, Gürcüsü, Anadolu’nun Alevisi, Muğla’nın Zeybeği, Hatay’ın Arabı, Mardin’in Süryanisi, Balıkesir’in Manavı, Kars’ın Terekemesi ve Anadolu`nun dört bir yanından adını sayamadığım, odamıza, kavgamıza omuz vermeye gelen delegelerim, Ankara’ya 49. Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen Kadın Meslektaşlarım Ankara’ya 49. Genel Kurulumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
-Odamızın geleceği, özerk demokratik üniversite mücadelesinin yılmaz savunucuları Genç Madenciler Genel Kurulumuza hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Bugün ilk kez 1000 delege ile bir genel kurulu yapıyoruz. 1000 delege Odamız örgütlü yapısının ne kadar büyüdüğünün ve güçlendiğinin bir göstergesidir.
Ülkemizin dört bir yanından Odamıza, kavgamıza omuz vermeye gelen ülkemin aydınlık yüzlü, güzel yürekli delegelerim, arkadaşlarım, yoldaşlarım 70. Yılımızda Ankara`ya 49. Genel Kurulumuza hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Yurtta Barış, Dünya’da Barış diyen, halkların kardeşliğini savunan, sevginin, özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin temsilcisi sevgili delege arkadaşlarım 49. Olağan Genel Kurulumuzu bir demokrasi şölenine çevirerek sadece meslektaşlarımıza değil tüm ülkemize ve dünyaya örnek olacağınız konusundaki inancım sonsuzdur.
Sizleri 48. Dönem TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulumuz ile diğer kurullarımız adına en içten duygularımla, sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Son yıllarda dünya ve ülke gündeminde öne çıkan konular incelendiğinde, kapitalizmin giderek belirginleşen ekonomik krizinin siyasi ve toplumsal bir krize doğru evrilmekte olduğu kolayca anlaşılabilmektedir.
İkinci paylaşım savaşı sonrası oluşturulan uluslararası dengeler, tek kutuplu dünya gerçeğinde bozulmuş, bölgesel savaşlar, vekalet savaşları, ülke işgalleri artmış, uluslararası hukukun temel ilkeleri çiğnenerek bir anlamda dünya yeni bir barbarlık rejimine doğru sürüklenmiştir. Körfez krizi adı altına Irak’ın işgali, Arap Baharı adı altında kuzey Afrika ülkelerine yapılan askeri müdahaleler yoluyla iktidar değişimleri, Suriye’nin parçalanması ve rejim değişikliği girişimleri bu sürecin göstergeleri olarak değerlendirilebilir.
Emperyalizm ve kapitalizm yaşadığı ekonomik ve siyasi krizleri çözebilmek için her türlü sorun ve gerilimi artırarak çatışma zemini oluşturmakta savaşlar çıkarmaktan geri durmamaktadır.
Bugün dünyanın pek çok yerinde çatışmalı ortamlar ve savaşlar sürmekte insanlık adeta katledilmektedir.
Ne yazık ki içinde yaşadığımız coğrafyada da sorunlar uzun yıllardır aynı şekilde yaşanmaya devam etmektedir. Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı, güneyimizde Suriye ve Yemen’de devam eden çatışmalara İsrail’in, Filistin halkına uyguladığı katliam ve soykırımı eklenmiştir.
Emperyalizmin Orta Doğu’daki uşağı Katil İsrail’i lanetliyoruz.
Filistin Halkının haklı direnişini sonuna kadar destekliyoruz. Filistin halkının yanındayız.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak;
Savaşa Karşı Barışı, Ölüme Karşı Yaşamı savunmaya devem edeceğiz.
SAVAŞA HAYIR demeye devam edeceğiz.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihini geride bıraktık. 19. Yüzyılda emperyalizme karşı verdiğimiz ulusal kurtuluş savaşı ile kazandığımız zafer ve gerçekleştirilen devrimlerle bugün çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmış, refah içinde bir ülke içinde olmamız gerekirken ne yazık ki insanlarımız mutsuz, umutsuz ve yoksuldur.
Aradan geçen 100 yılın sonunda, cumhuriyet kurumlarının ve birikimlerinin tek tek tasfiye edildiği, cumhuriyetin kurucu değerlerinin tamamen ters yüz edildiği, emperyalizme her alanda bağımlı, halk egemenliği yerine tek adam rejiminin, laikliğin yerine gericiliğin, sosyal devlet anlayışı yerine tarikat-cemaat ilişkilerinin ve parti devleti anlayışının egemen olduğu bir ülke haline getirildik.
Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukuktan bürokrasiye kadar her alanda çürümüş bir ülke tablosuyla kaşı karşıyayız.
Ekonomik krizin, hayat pahalılığının, düşük ücretlerin, yokluğun, yoksulluğun ve hukuk tanımazlığın tüm yaşamımızı kararttığı çok zor günlerden geçiyoruz.
Hayatın zorluğu arttıkça, bu zorluğa karşı sesimizi çıkartamayalım diye üzerimizdeki baskı ve zorbalık da daha fazla artıyor.
Tek adam rejimi kendi suretinden bir Türkiye yaratmak için, toplumsal muhalefete tüm pervasızlığıyla saldırıyor.
Bütün ülkede tek ses, tek görüş, tek fikir olsun istiyorlar.
Kendilerinden başka hiçbir anlayışa tahammül edemiyorlar.
Bunun için muhalif siyasetçileri hapsediyorlar, basın organlarına ölçüsüz cezalar veriyorlar, haber yapan gazetecileri içeri atıyorlar.
Bunun için anayasa ve yasaları ihlal ediyorlar, seçilmiş milletvekillerini tutsak alıyorlar, yasal görevleri gereği Gezi Parkını sahiplenen TMMOB yöneticilerini tam 2 yıldır ceza evlerinde tutuyorlar.
Emek ve meslek örgütlerini tehditlerle, baskılarla sindirmeye çalışıyorlar.
Bahar şenliklerini, mezuniyet törenlerini, konserleri yasaklıyorlar.
Emekçilerin, emeklilerin, hekimlerin, kadınların sokaklara çıkmasını engelliyorlar.
Hep yalan söylesinler ama yalan söyledikleri dile getirilemesin istiyorlar.
Hep yolsuzluk yapsınlar ama yolsuzlukları yazılmasın istiyorlar.
Hep suç işlesinler ama suçları yüzlerine vurulmasın istiyorlar.
Utanmazlıklarını baskının ve şiddetin ardına gizlemeye çalışıyorlar.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Siyasi iktidar topluma gözdağı vermeyi, toplumu tehdit etmeyi bırakmalıdır.
Ne yaparlarsa yapsınlar, bu toplum tek adam rejiminin tehditlerine ve yasaklarına boyun eğmeyecek.
Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin emekçileri alın terine sahip çıkmaya devam edecek.
Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin mühendisleri ülkemize, halkımıza ve hakkımıza sahip çıkmaya devam edecek.
Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin devrimcileri, demokratları, yurtseverleri, aydınlık yüzlü güzel insanları ile birlikte ülkemizin ve halkımızın geleceğini, yozlaşmış iktidar sahiplerinin insafına ve emperyalistlerin kirli emellerine terk etmeyeceğiz.
Çünkü biz ülkemizi ve halkımızı aşkla sevdik, sevdayla koruduk, kararlılıkla savunduk.
Ey her şey bitti diyenler
Korkunun sofrasında yılgınlık
Ne dağlarda direnen çiçekler
Ne kentlerde devleşen öfkeler
Henüz elveda demediler.
Bitmedi daha sürüyor bu kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saygıdeğer Konuklar;
Sevgili Yol arkadaşlarım;
Bu iktidarın ülkemize verebilecek hiçbir şeyi, bu halka anlatabilecek hiçbir hikayesi kalmamıştır. Yapabildikleri tek şey, baskı ve zorbalıkla toplumsal muhalefeti susturmaya çalışmak, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, müslüman-laik, kadın-erkek gibi ayrımlarla halkı kin ve nefret duygularıyla birbirine düşman etmektir.
Siyasal iktidarın körüklediği kin ve nefret politikası, ne yazık ki toplumun tüm kesimlerine sirayet etmiş ve ülkemiz kadın cinayetleriyle ve tecavüzleriyle anılır olmuştur. Hemen her gün kadınlarımız kocaları, abileri, babaları, sevgilileri adı altında bir erkek tarafından öldürülmektedir.
Kadınların kurtuluşu; erkek egemen düzene karşı kendileri tarafından verilen mücadelenin, ülkenin demokratikleşmesi için verilen mücadele ile birleştirilmesiyle sağlanacaktır. Buna olan inancımız tamdır.
Ulusal ve uluslararası kadın mücadelesinin bir kazanımı olan İstanbul Sözleşmesinden ülke olarak çekilmiş olmamız kabul edilemez bir durumdur. İstanbul Sözleşmesinden imza çekenleri; kadınlara, çocuklara ve tüm canlılara yapılan cinsel istismarları, tecavüzleri ve her türlü sapkınlığı kınıyoruz ve
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR! diyoruz.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN UYGULANMASINI istiyoruz.
YAŞASIN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ! diyoruz
Çocuklara yapılan cinsel istismar, tecavüz ve her türlü sapkınlık her geçen gün artarak devam etmektedir. Çocuk istismarı neredeyse kanıksanır oldu. Bu sapkınlıkların bir nedeni de gerici-şoven eğitim sistemidir. Laik, çağdaş bilimsel eğitim sisteminden uzaklaşılması her türlü sapkınlığın önünü açmaktadır.
12 Eylül faşist darbesi ile birlikte başlayan süreçte tarikatlar ve cemaatlerin üniversitelerde her geçen gün palazlandırıldığı bir süreç yaşanmaktadır. AKP iktidarı ile birlikte üniversiteler kadrolaşma yoluyla tamamen gerici yapılara teslim edilmiştir. Birçok öğrenci imkansızlıklar, ekonomik zorluklar ve aile baskısı gibi nedenlerle cemaat ve tarikat yurtlarında kalmaya mahkûm edilmektedir. Öğrenciler, tarikat ve cemaat yurtlarında kalmak zorunda bırakılarak demokratik, bilimsel üniversite ortamı adeta yok edilmiştir.
İktidarın gerekli yurt imkanlarını sağlayacak çalışmaları yapmaması, anayasadaki sosyal devlet ilkesine ve laikliği benimsemiş bir toplum oluşturma idealine karşı savaş açan politik bir tutumdur. Bu nedenle tarikat ve cemaat yurtları derhal kapatılarak kamulaştırılmalıdır.
YÖK derhal kapatılmalı, tüm öğrencilerin eşit imkanlarda öğrenimlerini sürdüreceği özgür bir üniversite ortamı sağlanmalı ve üniversite yönetimleri kayyumlarla değil seçilmiş rektörler ile yürütmelidir.
Özgür ve demokratik üniversite talebinden vazgeçmeyen, daima yukarıya bakan ve dik yürüyen tüm üniversitelilere ve Genç Madencilere sesleniyorum.
ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİNİZ
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Yaşadığımız yüzyılda ülkeler artık topla tüfekle değil ekonomik faaliyetlerle işgal altına alınmakta ülke ekonomileri bağımsızlığını kaybetmektedir.
Ülke siyasal ve ekonomik alanda bağımsızlığını kaybettiğinde elbette ki ülke ekonomisi de sömürülür. Ülke ekonomisinin temel taşlarından olan ülke madenciliği de sömürge madenciliğine dönüşür.
Madenlerimiz ham ya da yarı mamül madde olarak yurt dışına ihraç edilmekte, uç ürün olarak tekrar ülkemize ithal edilmektedir. Eğer yeraltı kaynaklarımızı ülke sanayisine hammadde olarak kullanıma açamıyorsak, ülke içerisinde uç ürüne dönüştüremiyorsak, entegre sanayi tesislerinde kullanamıyorsak yapılan madencilik sömürge madenciliğidir.
Ülkemizde sömürge madenciliğinin sona ermesi için ulusal sanayimizin montaj sanayiinden kurtularak, madenlerimizin hammadde olarak kullanıldığı teknolojik yönden gelişmiş sanayiye bürünmesi gerekmektedir.
Saygıdeğer Konuklar;
Sevgili Meslektaşlarım,
Ülkemiz; AKP iktidarının bu politikaları nedeniyle önemli sorunlar yaşarken ülke madenciliğinin de pek çok sorunla karşı karşıya olması kaçınılmazdır.
AKP iktidarının 2004 yılından itibaren torba yasalarla yamalı bohçaya dönüştürdüğü madencilik mevzuatı nedeniyle sektörümüz belirsizlik, kuralsızlık ve istikrarsızlık içerisindedir.
AKP iktidarının ranta ve yandaşa dayalı politika ve uygulamaları nedeniyle madencilik sektörü toplumun gözünde sorunlu bir sektör olarak görülmekte ve tartışılmaktadır.
Maden Mühendisleri Odası 70 yıllık çalışmaları kapsamında ülkemiz madencilik sektörünün gelişimi için çalışmalar yürütmüş politikalar belirleyerek topluma ve yöneticilerine yol gösterici olmaya çalışmıştır.
Ülke madenciliğimizin çözümü için; ülkemizin kalkınması, toplumsal refahın sağlanması amacıyla başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere üniversitelerin, sektör bileşenlerinin ve toplumsal muhalefetin katılımıyla derhal bir “Ulusal Madencilik Politikası” oluşturulmalıdır.
Toplumsal mutabakat ile oluşturulmuş olan “Ulusal Madencilik Politikası” aşağıda belirtilen temel ilkeleri kapsamalıdır.
- Doğal kaynaklarımız ile tarihi ve kültürel varlıklarımızda, yer altı kaynaklarımız gibi bu ülkenin zenginlikleridir. Bu nedenle madenler gibi titizlikle korunmalıdır.
- Madenlerimiz ile tüm doğal, kültürel ve tarihi varlıklarımız, uluslararası tekellerin ve sermayenin kullanımına açılmıştır. Uluslararası sermayenin, madencilik faaliyetlerini ülkemizin kalkınması için gerçekleştirdiğini beklemek ve düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle yeraltı, doğal ve kültürel kaynakları emperyalizme karşı kıskançlıkla korunmalıdır.
- “Ya madencilik ya çevre” anlayışı yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Ancak yaşadığımız süreçte çevresel sorunları ve toplumsal duyarlılıkları dikkate almadan madencilik faaliyetlerini sürdürmek olası değildir.
- Ülkemizin hiçbir yerinde çevresel sorunlara neden olacak, yöre halkının kabul etmediği madencilik faaliyetinde bulunulmamalıdır. Bu husus sadece madencilik sektörü için değil tüm ekonomik faaliyetler için de geçerli olmalıdır.
- Ülke içerisinde yapılacak her türlü ekonomik faaliyet, toplumun gelişimi ve halkın refahı için kamu yararı doğrultusunda yapılmalıdır. Bu nedenle kamu yararı olmayan hiçbir ekonomik faaliyette bulunulmamalıdır.
- Sektörün sorunları; Maden Mühendisliği mesleği bilim ve tekniğinin esaslarına uygun olarak çözülmelidir.
Bu ilke ve politikalardan yola çıkarak; demokratik muhalefetin ayrılmaz bir parçası olan Odamız, ülkemizdeki tüm madencilik faaliyetlerinin kamu yararını ve ülke geleceğini gözetecek biçimde planlanmasını; tüm stratejik madenlerimizin kamu eliyle işletilmesini, maden işletmelerinde kamu denetiminin sağlanmasını; madencilik faaliyetlerinin doğaya ve doğal yaşama uygun biçimde yürütülmesini savunmaktadır ve savunmaya da devam edecektir.”
Saygıdeğer Konuklar;
Sevgili Meslektaşlarım,
Geçtiğimiz çalışma dönemimiz, tek adam rejimine karşı mücadeleyle ve yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. Yaşadığımız tüm baskılara rağmen demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik. Ülkemizi kasıp kavuran salgın ve kriz koşullarında üyelerimizin ekonomik, demokratik ve mesleki çıkarlarının geliştirilmesi için mücadele verdik.
Çalışma dönemimiz boyunca üyelerimize her alanda sahip çıkma mücadelesi verdiğimiz gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret gösterdik.
Böylesi bir ortamda uzman kuruluş olan Odamız, mesleğin ve meslektaşın sorunlarını ülke sorunlarından ayırmadan, bilimin ışığında emeğin ve halkın yanında çalışmalarını yürütmüş, kongreler, sempozyumlar, eğitimler ve çalıştaylar düzenleyerek, yaşanan sorunlara ilişkin görüşler oluşturmuştur.
Odamız bu dönemde IMCET 2021’in pandemi nedeniyle 2 yıllık süre içerisinde 2 IMCET düzenleme başarısı göstermiştir. IMCET 1969 yılından itibaren tüm engellemelere rağmen bir dünya markası haline gelmiş ve kendisi ile yarışır hale gelmiştir. Bu gurur hepimizindir.
Uluslararası çalışmalarımız kapsamında, odamızın bilimsel dergisi olan Bilimsel Madencilik Dergisi, 2016 yılından itibaren yürütülen çalışmaların sonucunda uluslararası pek çok indeks tarafından tanınır dergi haline gelmiştir.
Odamız geçmiş yıllarda MEB’den almış olduğu Mesleki Eğitim Yetkisinin yanı sıra Adalet Bakanlığı, TURKAK ve MYK tarafından da akredite kuruluş olarak tanınmıştır.
Odamız madencilik alanında MYK tarafından yetkilendirilmiş en büyük kuruluş haline gelmiştir. Odamız, MYK sınavları ile hem sektör içinde örgütlenme faaliyetlerini geliştirmiş hem de sektörün ekonomik ve mevzuat yönünden mağduriyetini önlemek amacıyla regülasyon görevini üstlenerek sektöre önemli katkılar sağlamıştır.
Odamızın MYK çalışmalarının tüm olumsuzluklara rağmen önümüzdeki dönemde genişleterek ülke çapına yayılacağına olan inancım sonsuzdur.
Bu dönem Genç Madenci çalışmamız önemli bir ivme kazanmış olup bütün üniversitelere yayılmaya başlamıştır. 2023 yılı Kasım ayında gerçekleştirmiş olduğumuz Genç Madenci Kurultayı ile bu çalışmalarımızı taçlandırmış bulunmaktayız. Genç Madenci çalışmalarımız geleceğimizi aydınlatmaktadır. Yapmış olduğumuz Genç Madenci çalışmaları ile geleceğin kadrolarını oluşturuyoruz ve oluşturmaya da devam edeceğiz.
Saygıdeğer Konuklar;
Sevgili Arkadaşlarım,
Odamız her alanda verdiği mücadeleyi hukuk alanında da devam etmektedir. Daimi Nezaretçilerin görev sayılarına ilişkin davayı kazanarak her sahaya bir nezaretçi atanmasını sağladık ve meslektaşlarımızın istihdamına önemli katkılar sağladık.
Daimi nezaretçi eğitimleri ile ilgili hukuk mücadelesini kazandık. Ancak siyasi iktidar bu alanda da hukuk tanımazlığa devam etmiş ve mahkeme kararlarını uygulamamıştır. Odamız bu alandaki hukuki mücadelesini Anayasa Mahkemesine götürmüştür ve gerekirse İnsan Hakları Mahkemesine de götürmeye kararlıdır.
ETKB’nın; Odamızı, Oda Sicil Belgesini Maden Kanunundan çıkarma girişimleri devam etmektedir. Bu girişim 2019 yılında nasıl püskürtüldüyse önümüzdeki dönemde de püskürtülecektir.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Meslektaşlarım,
Odamızın mesleki alanda yürüttüğü çalışmaların yanı sıra üyelerimizin hakları için yapmış olduğu çalışmalar da tüm hızıyla sürmektedir.
Asgari ücret mücadelemize karşı SGK’nın asgari ücret protokolünün iptali ve Rekabet Kurulunun açtığı davalar ile saldırılar devam etmektedir. Ancak bu davalara karşı yürüttüğümüz mücadelelerden birbiri ardına başarı ile çıkan odamız mesleki uygulamalarımızın ve denetimlerimizin yasal statüye ulaşmasını sağlamıştır. Odamız tarafından yürütülen asgari ücret mücadelesi örgütlü gücümüze önemli katkılar sağlamaktadır.
Maden Mühendisleri Odası olarak TMMOB içerisinde asgari ücret tarifesi konusunda ısrarla ve yılmadan mücadele eden tek oda olduğumuzu söyleyebilmenin gururunu ve onurunu yaşıyoruz.
Asgari ücret konusunda Odamızın bundan sonraki hedefi uygulamalarımızın tartışmasız bir şekilde yasal statüye bürünmesi ve ülke genelinde sağlanmışa olmalıdır ve olacağına inancım tamdır.
TMMOB ve bağlı odaları için yaşanılan en önemli sorun işsizlik ve çalışma koşullarıdır. Ancak Odamızın yürüttüğü mücadeleler sonucunda 2015 yılında Maden Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle getirilen Daimi Nezaretçi ve Teknik Eleman uygulamalarıyla TMMOB içerisinde işsizliğin en düşük, ücret ortalamasının ise en yüksek meslek olduğunu sizlerle paylaşmak isterim.
Bu nedenledir ki TMMOB ve bağlı odalarında % 11 seviyelerine düşen üye olma oranı son 2 yıl içerisinde Odamızda % 100’lerin üzerine çıkmıştır.
Ancak bu tablo mühendislerin ve üyelerimizin ücret ve çalışma koşullarının istenildiği seviyede olmadığı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.
Odamızın; meslektaşlarımızın işsizlik oranını sıfırlama ve özlük haklarının mesleğimize ve insan onuruna yakışır bir düzeye ulaşması konusunda çalışmaları sizlerin de desteği ile sürecektir.
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Delegeler,
Odamız, mesleki sorunları halkımızın sorunlarından ayırmadan yaşamın her alanında kesintisiz olarak sürdürmektedir.
Hepinizin de bildiği gibi siyasi iktidarın ranta dayalı inşaat felaketleri nedeniyle sel ve deprem gibi doğal afetler nedeniyle dönem içerisinde yüz binin üzerinde insanımız hayatını kaybetmiştir.
Odamız, Karadeniz’de yaşanan sel felaketlerinde Zonguldak Şubemiz’le, 6 Şubat depremlerinde de Adana ve Diyarbakır Şubemizle birlikte hem yardımlar hem de arama-kurtarma çalışmalarında önemli görevler üstlenmiştir.
Odamızın madencilik sektörü ile birlikte 6 Şubat depremlerinde yürüttüğü çalışmalar toplum nezninde madencilerin önemli bir saygınlık ve güven kazanımını sağlamıştır.
Odamız 6 şubat depremlerinde ilk olarak genel merkezimizde bir arama-kurtarma koordinasyon merkezi kurmuş ve kurtarma faaliyetlerinin koordinasyonunda önemli görevler üstlenmiştir. Akabinde ilk olarak arama kurtarma ekiplerinin ihtiyaçlarını karşılamak için 5 il ve 6 ilçe de ekiplerin ihtiyaçlarını karşılamıştır.
Depremde odamızın çalışmaları bununla da sınırlı kalmamıştır. Deprem bölgesinde mağdurların ihtiyaçlarını karşılamak üzere hem oda imkanlarıyla hem de kampanya düzenleyerek sizlerin de desteği ile 3 kez Malatya, Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş illerimize yardımlarda bulunmuştur.
Depremde emeği geçen madencilik sektörüne, üyelerimize ve maden emekçilerine teşekkürü bir borç biliyoruz.
Odamızın ve şubelerimizin iş kazaları alanında yapmış olduğumuz çalışmalarda saygınlığımıza büyük değer katmaktadır. Amasra’da 42 maden emekçisinin ve diğer kazalarda üyelerimizin hayatını kaybettiği diğer kazalarda yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda ilklere imza attık.
Odamız ve şubelerimiz; sektörümüzde nerede bir facia nerede bir ölüm varsa orada oldu. Amasra’da, Siirt’te iliç’te vb tüm facialarda orada oldu. Ama asıl olan olay yerinde olmaktan öte sonrasındaki mücadeleyi yürütmektir. Soma’dan, Ermenek’e, Amasra’da Siirt’e İliç’e heryerdeydik. Olmaya da devam edeceğiz.
Amasra kazasında ilgili mahkemenin kararı ile ocağın açılması çalışmalarında bağımsız gözlemci heyeti olarak görevlendirilmemiz Odamızın toplumdaki saygınlığının bir göstergesi olmuştur.
Üyelerimizin hayatını kaybettiği iş kazalarında yürüttüğümüz çalışmalarda ailelerinin gözünde odamızı ve meslektaşlarımızı yüceltmiştir.
Hayatını kaybedeb meslektaşlarımızı ve tüm maden emekçilerini sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla anıyorum
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Yol Arkadaşlarım,
TMMOB örgütlülüğü, meslek alanlarından hareketle tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin, kültürel varlıklarımızın, insan kaynaklarımızın rant ve çıkar çevreleri için değil, ülke ve halk yararına değerlendirilmesini talep ettiği için, toplumsal alanda hukukun çiğnenmesine, özgürlüklerin kısıtlanmasına, laikliğin ortadan kaldırılmasına, eğitimin muhafazakârlaştırılmasına karşı gösterdiği mücadele için, hazırladığı bilimsel raporlarla, kamuoyuna yönelik yaptığı açıklamalarla yağma, talan ve rant uygulamalarına karşı çıktığı için siyasi iktidar tarafından baskı, sindirme, yıldırma ve kapatma tehditleriyle karşı karşıya kalmıştır.
Siyasi iktidar yaptığı yasal düzenlemeler ile anayasal haklarımızı ortadan kaldırmaya çalışırken piyonları da yalan beyanları ile hakkımızda şikayet dilekçeleri vermektedirler.
Siyasi iktidar ve yandaşları nasıl saldırırlarsa saldırsınlar, savunduğumuz değerlerden geri adım atmadık, atmayacağız.
Yalan haberlerle, düzmece bilgilerle, iftiralarla örgütümüzün yıpratılmak istenmesine, ilerici ve toplumcu değerlerimizin ortadan kaldırılmak istenmesine izin vermedik, vermeyeceğiz!
Demokratik yapımızın ve işleyişimizin, iç hukukumuzun ve kamusal varlığımızın çiğnenmesine göz yummadık, yummayacağız!
Unutmayın ki;
Tarihi biat edenler değil direnenler değiştirir.
Bu nedenle; SUSMADIK, SUSMAYACAĞIZ, SUSTURAMAYACAKLAR,
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Mücadele Arkadaşlarım,
Odamız, gelenekleri itibarıyla daima emeğin ve halkın yanında yer alan, demokratik değerleri savunan, bilimin ve tekniğin uygulanmasında toplumsal çıkarları esas alan bir anlayışın taşıyıcısı olup hukukun üstünlüğünün, insan haklarının, barış ve adalet talebinin yılmaz bir savunucusudur. Bu yanıyla demokratik muhalefetin ayrılmaz bir parçasıdır.
Doğru ve ilkeli duruşundan ödün vermeyen Maden Mühendisleri Odası, aynı zamanda bir uzmanlık alanı örgütlenmesi olup yaptığı değerlendirmeleri uzmanlık bilgisi ışığında ve toplumsal çıkarlar çerçevesinde, üyelerimiz ve halkımızdan başka hiçbir kimseye taraf olmadan sürdürmektedir.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası 70 yıllık onurlu geçmişi boyunca;
Demokrasi, özgürlük, barış ve eşitlik için mücadele etmiştir ve etmeye de devam edecektir.
Emekçileri, kadınlar ve tüm ezilenler için mücadele etmiştir ve etmeye de devam edecektir.
Laiklik, çağdaş ve bilimsel eğitim için mücadele etmiştir ve etmeye de devam edecektir.
Eğer bunları yapmak siyasetse Maden Mühendisleri Odası siyaset yapmaya devam edecektir.
Bu mücadelede; ustanın dediği gibi
Eğer; Hak haksızlıktan yüce,
Sevgi nefretten üstün,
Aydınlık karanlıktan güçlüyse...
Çaresi yok usta Biz Kazanacağız..
BİZ KAZANACAĞIZ USTA, BİZ KAZANACAĞIZ
Saygıdeğer Konuklar,
Sevgili Mücadele Arkadaşlarım,
Ne yaptıysak birlikte yaptık, dayanışmayla yaptık.
Birlikte ürettik, birlikte yönettik.
Bu çalışmalara katkı koyan Oda ve Şube kurullarımıza, çalışma gruplarımıza, siz delegelerimize ve tüm üyelerimize yürekten teşekkür ediyorum.
Emeğinize sağlık. Yüreğinize sağlık.
Bir teşekkürde kaybettiğimiz değerlerimize; Odamızın 70 yıllık; bilimden, emekten ve halktan yana mücadeleci Çağdaş Maden Mühendisleri geleneğini yaratan Rüştü Ovalıoğu, Tuğrul Erkin, Ömer Yenel, Yalçın Çilingir, Seçkin İnceefe, Mustafa Kavruk, Zeki Doğan, İsmail Kıroğlu ve daha niceleriyle çağdaş, devrimci mühendisler kuşağına. Anıları mücadelemizde yaşayacak.
Genel kurulumuzun mesleğimizin ve meslektaşlarımızın gelişimine, dayanışmasına, ülke demokrasinin, barışın, eşitliğin, laikliğin, insan haklarını, özgürlüklerin, kardeşliğin egemen olduğu “Tam Bağımsız Demokratik Türkiye” mücadelesine sunacağı katkıya olan inancım sonsuzdur.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyoruz.
YAŞASIN TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI!
YAŞASIN TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI ÖRGÜTLÜLÜĞÜ!
YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
FAŞİZME İNAT, YAŞASIN HAYAT!...
Ayhan YÜKSEL
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
48. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı24 Şubat 2024, Ankara