TMMOB Maden Mühendisleri Odası

OHAL VE KHK REJİMİNE HAYIR! İHRAÇ EDİLEN ÜYELERİMİZ BİR AN ÖNCE İŞLERİNE İADE EDİLMELİDİR

OHAL VE KHK REJİMİNE HAYIR! İHRAÇ EDİLEN ÜYELERİMİZ BİR AN ÖNCE İŞLERİNE İADE EDİLMELİDİR

TMMOB Heyeti, Diyarbakır Sur`da yaptığı incelemelerin ardından 3 Ağustos 2017 tarihinde MMO Diyarbakır Şubesinde Sur`daki Yıkımlar ile KHK`larla ihraç edilen Mühendis, Mimar, Şehir Plancılarına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.

TMMOB Yönetim Kurulu üyeleri, TMMOB`ye bağlı odaların başkan ve yöneticileri, TMMOB Diyarbakır İKK bileşenleri ihraç edilen yöneticilerin de katılımıyla gerçekleşen basın toplantısında açıklamayı TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz okudu.

OHAL VE KHK REJİMİNE HAYIR!

İHRAÇ EDİLEN ÜYELERİMİZ BİR AN ÖNCE İŞLERİNE İADE EDİLMELİDİR

TMMOB Yürütme Kurulu üyeleri ile Birliğimize bağlı Odalardan Elektrik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası,  Peyzaj Mimarları Odası ve Şehir Plancıları Odasının başkan ve yöneticileri olarak Diyarbakır`da KHK ile ihraç edilen üyelerimize sahip çıkmak, dayanışmamızı göstermek için buradayız.

Türkiye`deki 500 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının örgütü olan TMMOB adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bundan yaklaşık yedi ay önce de, TMMOB Yönetim Kurulu ve Diyarbakır İKK bileşenlerimizle ortak bir toplantı gerçekleştirmiştik ve yaşadığımız sorunlara ilişkin görüşlerimizi sizlerle paylaşmıştık. Aradan geçen yedi aylık süreye, sorunların çözümüymüş gibi sunulan anayasa referandumuna, üç ayda bir uzatılan olağanüstü hale rağmen yaşadığımız sorunlar değişmemiş, daha da artmıştır.

Türkiye hala baskı ve istibdat rejiminin hüküm sürdüğü; sokakların polis barikatlarıyla çevrildiği; haksız hukuksuz ihraçlarla insanların geleceklerinin elinden alındığı; siyasi parti başkanlarının, milletvekillerinin, gazetecilerin cezaevlerinde tutulduğu; dinci-gericiliğin gündelik yaşamın her anında hissedildiği; cemaat ve tarikatların devletin tüm kademelerinde örgütlendiği; ırkçılığın, şovenizmin, şiddetin ve linç kültürünün kutsandığı; halkın büyük kesimlerinin işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığıyla boğuştuğu; kadınların sokaklarda özgürce gezemediği; emek ve meslek odalarının yetkilerinin gasp edildiği bir ülke olmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlar,

15 Temmuz Darbe girişiminin üzerinden 1 yılı aşkın zaman geçti. 250 yurttaşımızın hayatını yitirdiği, binlerce kişinin yaralandığı, kamu binalarının ve TBMM`nin uçaklar tarafından bombalandığı darbe girişimi hala tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Darbe gecesi tam olarak neler yaşandığı ve darbenin siyasal ayağında kimlerin bulunduğu gibi temel sorular açıklığa kavuşturulmuş değil.

Açık olan tek şey, AKP`nin bu darbe girişimini toplumsal muhalefeti baskı altına alabilmek ve tek adam rejimini inşa edebilmek için fırsat olarak kullandığıdır. Cumhurbaşkanı`nın daha ilk saatlerde "Allah`ın lütfu" olarak değerlendirdiği bu girişimin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte, tüm Türkiye`de adeta cezaevi rejimi hüküm sürmeye başlamıştır. Yıllarca "Bölgede OHAL`i biz kaldırdık" diye propaganda yapan AKP, OHAL`i tüm Türkiye`ye yaymıştır.

OHAL rejimi, AKP`nin olağan yönetim biçimine dönüşmüş durumdadır. AKP OHAL yoluyla hem parlamentonun tüm yetkilerini kullanmakta hem de yargı organlarını kendi kontrolü altında tutmaktadır.

Son 1 yılda çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle 130 bine yakın kamu emekçisi hukuksuz biçimde işinden atılmış, yüzlerce basın yayın organı kapatılmış, çok sayıda derneğin faaliyetleri durdurulmuştur.

Hukuksuz ve keyfi biçimde görevlerinden ihraç edilenlerin arasında, içlerinde Birliğimize bağlı odaların şube yöneticilerinin de bulunduğu, 3000 bine yakın üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısı da yer almaktadır. Sadece Diyarbakır`da 29`u şube yöneticimiz olmak üzere toplam 191 mühendis, mimar ve şehir plancısı ihraç edildi. Özellikle kayyum atanan belediyelerde KHK`lar, mevcut çalışanları tasfiye edip, kendi gerici kadrolarını işe almak amacıyla kullanılmaktadır.

Hayatını kirli cemaat ilişkilerine ve darbe zihniyetine karşı, bilimsel değerler ışığında özgürlük ve demokrasi mücadelesi vererek geçiren üye ve yöneticilerimizin görevlerinden ihraç edilmesini kabul etmiyoruz! Bu ihraçlar, darbecilerle ve cemaat unsurlarıyla mücadeleyi bulandırmaktan başka bir şeye hizmet etmemektedir.

Barış istediği için, özgürlüklerden yana olduğu için, demokrasi mücadelesi verdiği için, eşitliği savunduğu için ihraç edilen tüm kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir. Mahkemeler üzerindeki baskı kaldırılarak hukuki süreçlerin hızlı ve etkin biçimde işlemesi sağlanmalıdır.

Yaşadığımız hukuksuzluklar, ülkemizin doğusundan batısına, gencinden yaşlısına kadar toplumun tüm kesimlerinin "Adalet" talebi etrafında bir araya gelmesine neden oldu.

Adalet talebi tarihin hiçbir döneminde bu denli yakıcı biçimde öne çıkmamıştı. Dünya tarihinin en uzun siyasal yürüyüşü "Adalet" talebiyle yapıldı. Milyonlarca kişi "hak, hukuk, adalet" sloganıyla bir araya geldi. Her hafta ayrı bir duruşma salonunda "adalet arayışı" yaşanıyor. Şehir meydanlarından "Vicdan ve Adalet" nöbetleri tutuluyor. Bu talebe kimse kulaklarını tıkayamaz.

Değerli Basın Mensupları, Sevgili Arkadaşlar

Bu bölgenin insanları, Olağanüstü Hal konusunda, herkesten çok daha fazla deneyime ve acı hatıralara sahiptir. Hukuksuz biçimde yürütülen Olağanüstü Hal dönemlerinin ne denli yıkıcı ve acı toplumsal sonuçlar doğurduğunu en iyi bilen coğrafyadayız.

Acı ve korkuya dayalı hükümranlıkların yaşama şansı bulunmamaktadır. Hem OHAL`in hem de savaşın izlerini ve tahribatını ortadan kaldırmanın yolu, barış içinde birarada yaşamı savunmaktan geçer.

Savaş ve OHAL uygulamaları bu bölgede sadece insanları işinden etmekle kalmamış, bütün bir coğrafyanın tarihini, kültürünü ve sosyolojisini de derinden etkilemiştir. Hemen yanı başımızda binlerce yıllık bir tarihi mirası taşıyan Sur, bu yıkımdan en fazla etkilenen bölgelerin başında gelmektedir.

2015 yılı sonunda yaşanan çatışmalar sonucunda büyük bir yıkım yaşayan Sur, şimdi bir yıkım da "Kentsel Dönüşüm" nedeniyle yaşamaktadır. Sur`daki yeni yapılaşma, kentin tarihi ve kültürel dokusuna uygun değildir. Birliğimize bağlı odaların bu konuda incelemede bulunması için yaptıkları başvurular OHAL gerekçesiyle reddedilmektedir.

Geçmişin kültürel ve teknik mirasını korumak ve geleceğe taşımak, bu ülkedeki tüm mühendis, mimar ve şehir plancılarının görevi ve sorumluluğudur. TMMOB olarak bu sorumlulukla davranmaya ve kültürel ve tarihsel mirasımızı korumak için çalışmaya devam edeceğiz. Yetkililerden de aynı sorumluluğu bekliyoruz ve Sur`u ranta kurban etmek yerine, tarihsel ve kültürel dokusuna uygun biçimde yapılandırmak için çalışmaya davet ediyoruz.

Değerli Arkadaşlar,

TMMOB olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da meslek onurumuza, üyelerimize ve ülkemize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen üyelerimiz işlerine dönene, OHAL ve KHK düzeni tümüyle ortadan kaldırılarak mağduriyetler giderilene, savaş politikalarının yarattığı yıkımlar ortadan kaldırılana kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Yaşasın Demokrasi Mücadelesi, Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü!

Emin Koramaz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Okunma Sayısı: 600
Yayın Tarihi: 04.08.2017
Fotoğraf Galerisi