SAVAŞLARA VE YIKIMLARA KARŞI YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
SAVAŞLARA VE YIKIMLARA KARŞI YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!
25 Kasım 1960’ta, 63 yıl önce bugün, Dominik’te üç kadın, üç kız kardeş Patria, Minerva ve María Teresa ülkelerinde 30 yıldır sürmekte olan diktatörlüğe direndikleri için katledildiler. En küçük kız kardeş Maria Teresa henüz yirmi beş yaşındaydı; tıpkı kız kardeşleri gibi ölümün yakın olduğunu biliyor, fakat korkmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceklerini söylüyordu.
Mirabel Kardeşler 63 yıl önce nasıl tehlike görülmüş ve tecavüz edilip öldürülmüşse aynı nefret kadınlara karşı bugün de sürüyor. Çağlar boyunca “cadı” diye yakılan biz kadınlar şimdi de, kısa etek giydiğimiz, gece sokağa çıktığımız, kahkaha attığımız için öldürülüyoruz. 2023’ün sadece ilk on ayında ülkemizde 253 kadın cinayeti, 194 şüpheli (!) kadın ölümü gerçekleşti. Katil çoğunlukla en yakınımızdaki erkek olsa da; kadın cinayetlerinde, kadına yönelik şiddette, tecavüzde, tacizde katilin arkasında erkek devlet şiddetinin olduğunu biliyoruz.
6 Şubat depreminin üstünden neredeyse bir yıl geçmek üzereyken kentler hala yıkık, insanlar hala bez çadırlara mahkûm. En temel insan haklarından olan barınma hakkı yüzbinlerce insan için hala lüks. Tüm bu mahrumiyetlerin yanında deprem gibi afetlere hazır olmayan ülkelerde kadınlar için her şey daha zor hale geliyor. Hamile kadınlar, afetlerin ortasında doğum yapmak zorunda kalan kadınlar tüm zorlukları ve dünyayı karşılarına iki kere almak zorunda bırakılıyor. Kadınların yaşam alanları daha tekinsiz hale geliyor, kadınlar hijyenik ped gibi gerekli ve önemli ihtiyaçlarına günlerce hatta aylarca ulaşamıyor.
Savaşlar da tıpkı afetler gibi en çok kadınları ve çocukları vuruyor. 2014 yılından beri sürmekte olan Ukrayna-Rusya Savaşında binlerce kadın cinsel şiddete, tehlikeli sağlık koşullarına maruz kalıyor. 24 Şubat 2022'de Rusya’nın Ukrayna'yı işgal etmek için düzenlediği askeri operasyonlar, 6,4 milyondan fazla Ukraynalı'nın ülkeden çıkmasına ve nüfusun üçte birinin ülke içinde yer değiştirmesine sebep olarak, Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük göç dalgasına neden oluyor. Bir buçuk aydan uzun süredir devam etmekte olan Gazze saldırılarında savaşta öldürülenlerin çoğunu yine kadın ve çocuklar oluşturuyor. Sözde demokrasi havarisi ülkelerin sessizce izlediği bu katliamda, erkek egemen dünyada, savaştan en çok erkek olmayanlar etkileniyor. Batı dünyası Ukrayna’daki savaşa tepkisini gösterirken, Gazze’deki katliama sessiz kalıyor.
Kadın ve LGBTİ+ düşmanı siyasal yapılar hem dünyada hem ülkemizde destekçi sayılarını hızla artırıyor. Seçim minibüslerinde kadının yüzü yerine gölgesini koyacak kadar gerici, faşist bir güruh ile karşı karşıyayız. Kadını kendine muhtaç etmek için çalışmasını engelleyen, nafaka hakkını tartışmaya açan bu zihniyeti iyi tanıyoruz. Bu gerici zihniyetin hazırlayacağı anayasa en çok biz kadınları ve LGBTİ+ları etkileyeceğini de biliyoruz.
Tüm bu savaşların, afetlerin, gerici ve baskıcı yönetimin gölgesinde kalmayacağız. Biz hala İstanbul Sözleşmesinin yürürlüğe tekrar girmesini, yerine getirilmesini, 6284’ün etkin uygulanmasını talep ediyoruz.
Küçücük çocukları evlendiren, kadının yerini sadece ev olarak gören, eğitim hakkını, çalışma hakkını elinden almaya çalışan bu zihniyete itaat etmeyeceğiz. Sokakları, meydanları, yaşam alanlarımızı bu gericiliğe teslim etmeyeceğiz. En temel hakkımızdan, yaşama hakkımızdan, var oluşumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Biz bu dünyanın, bu coğrafyanın, bu ülkenin kadınları; ötekileştirilmeye çalışılırken, var oluşumuz dahi tehlike olarak görülürken haklı olan her şey için tıpkı Mirabel Kardeşler gibi devam edeceğiz!
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Kadın Çalışma Grubu
25 Kasım 2023