ŞUBEMİZCE HAZIRLANAN ŞIRNAK RAPORUNUN BASIN AÇIKLAMASI(07.08.2014)
BASINA VE KAMUOYUNA
Maden Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi‘nce kurulan Şırnak İnceleme komisyonu yerinde incelemeler yapmış ve şu sonuçlara varmıştır.
Ruhsat hakkı TKİ (Türkiye Kömür İşletmeleri) de bulunan ocakların devlet kurumları tarafından kimler tarafından işletildiğinin bilinmediğinin ifade edilmesi, traktör ve kamyonlarla nakledilen bunca kömürün kimin adına işletildiği ve hangi firmalar adına hangi resmi veya özel firmalara satıldığının saptanamaması; kilometre başı bir karakolun bulunduğu, güvenlik güçlerinin bilgisi dışında bir kuşun uçurtulmadığı bu coğrafyada, düşündürücüdür. Bu durum bölge halkına sorulduğunda ise; hangi ocağın kimin tarafından işletildiği ve çıkarılan kömürün hangi resmi kuruma satışının yapıldığının bilindiği hatta satılan kömürün resmi kayıtlardan geçtiği, söz konusu bölgede resmi sahası bulunan bir işverenin kaçak ocaklardan çıkarılan kömürü kendi sahası üzerinde satış yaptığı ifade edilmiştir. Şırnak kömür ocaklarında, büyük bir kısmı kayıt altına alınmamış olmakla birlikte çok sayıda ölüm ve yaralanma vakalarına yol açan iş kazaları yaşanmaktadır. Sadece 2014 yılı Haziran ayında 15 gün içersinde bu ocaklarda meydana gelen iş kazalarında 5 işçi yaşamını yitirmiş, bir işçi de yaralanmıştır.
TKİ Şırnak bölgesinde kendine ait kömür ruhsatlarını 2002 yılında %5 rödevans karşılığında Şırnak İl Özel İdareye devretmiş, Şırnak İl Özel İdare ise 2007 yılında %20 rödevans ve %3.5‘lik ortaklık karşılığında Geliş Madenciliğe devretmiştir. Geliş Madencilik de 2013 yılında bu ruhsatlar üzerindeki haklarını Global Enerjiye devretmiştir. Bu kurum ve kuruluşlar ruhsat sahasındaki ocakların kendilerine ait olmadığını ve kaçak olduğunu belirtmektedirler.
Diğer bir değişle söz konusu ocaklarda bugüne kadar yapılan kömür üretiminin ve oluşan iş kazalarının muhatabı tespit edilemezken, üretilen kömürün yasal yollardan farklı alanlarda kullanılmak üzere ve yetkililerin bilgisi dâhilinde satışa sunulduğu gerçeği orta yerde durmaktadır.
Yer altı ocak veya kuyularında bir işletme projesi kapsamında olmayan ilkel yöntemlerle gelişi güzel üretim yapılmakta ve bu nedenle ocaklarda sık sık ölüm ve yaralanma vakalarına sebebiyet veren iş kazaları oluşmaktadır. Benzer durum açık ocaklar için de söz konusu olup, kontrolsüz patlatma ve kazı sonucu oluşan dik ve yüksek şevlerden kaynaklanan göçükler sonucunda ölümlü ve yaralanmalı iş kazaları yaşanmaktadır. Devletin Bakanlarının "en güvenli ocak" diye nitelendirdikleri ve 301 insana mezar olan Soma‘da olduğu gibi Şırnak‘ta da yaşanan neo-liberal politikaların getirdiği taşeronlaşma ve bu uygulamanın getirdiği ucuz iş gücü ve yüksek kar sağlamak uğruna işçilerin hayatını hiçe saymaktır.
Doğanın insanlığa bir kez bahşettiği ve tekrarı olmayan bu doğal kaynaklarımızın, işçi sağlığı ve güvenliği çerçevesinde, çevresel etki yaratmadan, en yüksek verimle, doğadan alıp doğru bir biçimde kullanıma sunulması gerekir. Oysa bölgemizde şu anda Şırnak asfaltitleri, bir plan proje dâhilinde işletilmemekte, işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmamakta ve üretilen kömür uygun alanlarda değerlendirilmemektedir. Bunun yanında kaçak üretim sonucu ocak yangınları göçükler gibi nedenlerden dolayı yüksek oranda üretim kayıpları oluşmaktadır.
Bölgede derinlikleri 150-200 m arasında değişen ilkel yöntemlerle açılan kuyularda 500 ve açık Ocaklarda 500 işçi olmak üzere toplam 1000 civarında aile geçimini bu ocaklarda sosyal güvencesiz ve düşük ücretlerle sağlamaktadır.
Mevcut durumda açlık-kaçak üretim-ölüm bir başka değişle 40 katır 40 satır ikilemi dışında üçüncü bir yol bulunmalıdır. Devlet sorunun muhatabı olma cesaretini göstererek taşeron sisteminden vazgeçip üretimi kendi eliyle, tüm iş sağlığı güvenliği önlemlerini yaşama geçirerek, insan odaklı ve kamu yararına yapmalı, bunun ön çalışması olarak meslek örgütlerinden ve akademik çevrelerden ne yapılması gerektiği konusunda destek almalı, adı geçen sahalarda yerinde inceleme yaparak uygun üretim şeklini belirlemelidir.
Ocaklarda yapılacak üretim; bölge halkına düşük ücret, sakatlanma ve ölüm yerine, yaşam standardını yükselten, eğitim ve sağlık koşullarını iyileştiren unsur olarak yansımalıdır.
3213 sayılı Maden Kanunu‘nun 10 uncu maddesi gereğince ruhsatı olmadan veya başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetlerin durdurulması, üretilen madene mülki idare tarafından el konulması ve idari para cezası öngörülmektedir. Yine aynı Kanunun 10 uncu maddesi gereğince faaliyeti durdurulan sahalarda üretim faaliyetinde bulunulması, haksız yere hak iktisabı olduğu belirtilmektedir. Bu fiiller aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç sayılmaktadır.
Maden Kanunu hükümlerini yürütmek ile yükümlü bulunan Bakanlar Kurulu‘nun, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı‘nın, Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘nün aynı zamanda, mülki idare birimlerinin, kapatılmış olan bu ocaklarda kaçak kömür üretimine bir an evvel engel olmaları ve ruhsat sahasında gerekli önlemlerin alınmasını sağlayarak, benzer durumların yaşanmasına engel olması gerektiğini aksi takdirde sorumluluğun kendilerinde olacağını Maden Mühendisleri Odası olarak tekrar hatırlatıyor ve yetkilileri göreve davet ediyoruz.
TMMOB
Maden Mühendisleri Odası
Diyarbakır Şubesi