TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TAŞERON UYGULAMASI İFLAS ETMİŞTİR.

TAŞERON UYGULAMASI İFLAS ETMİŞTİR!

 

31 Ekim 2010 günü İstanbul Taksim Meydanı‘nda güvenlik güçlerini ve masum vatandaşlarımızı hedef alan ve alçakça düzenlenen canlı bombalı saldırıdan derin bir üzüntü ve endişe duymaktayız. Ülkemizin birliğine kast eden bu hain saldırıyı nefretle kınıyor, yaralılara acil şifa dileklerimizi iletiyoruz.

Türkiye Taşkömürü Kurumu bünyesinde alt işveren olarak faaliyet gösteren ve yerin yüzlerce metre altında uzmanlık gerektiren bir faaliyet olan hazırlık ve tamir-tarama işlerini ihaleyle alan taşeron şirketlerin, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini yeterince almadan ve işçilerin haklarını tam olarak ödemeden çalıştıkları, son dönemde yaşananlarla bir kez daha net bir biçimde ortaya çıkmıştır.

17 Mayıs 2010 tarihinde TTK Karadon Müessesesi‘nde taşeron şirketin çalıştığı -540 kotunda hazırlık çalışmaları sırasında meydana gelen grizu faciasında 30 insanımızı kaybettik. Aradan 5 aydan fazla bir süre geçmesine rağmen 2 madenciye halen ulaşılabilmiş değil. Gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Müfettişlerince hazırlanan raporda, gerekse bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda Yapı-Tek adlı taşeron şirketin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadan ve uzmanlık gerektiren maden işkolunda faaliyet gösteren işçilerini eğitmeden çalıştırdığı belirlenmiştir.

Karadon‘da meydana gelen facia; sonuçları itibariyle de tüm havza çapında maden işçilerinin motivasyonu üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmış aynı zamanda da Karadon Müessesesi‘nin hazırlık işlerini çok ciddi bir şekilde engellemiştir. Son olarak TTK Üzülmez ve Kozlu Müesseselerinde hazırlık ve tamir-tarama işlerini ihaleyle alarak yürüten Star Firması çalışanları, haklarını alamadıklarını gerekçe göstererek eylem yapmış ocaklara girmemişlerdir.

Sistemin dayattığı taşeron şirketler, hak edişlerini TTK‘dan zamanında ve düzenli olarak almış olmalarına rağmen, asgari ücret düzeyinde maaş alan şirket çalışanları ise haklarını alamadıkları için eylem yapmaktadırlar. Taşeron Şirket ekonomik nedenleri bahane ederek yerin yüzlerce metre altında canı pahasına çalışan maden işçilerinin haklarını, birçok kez uyarılmış olmalarına rağmen, düzenli olarak ödememekte, maliyetleri düşürme uğruna öncelikle işçilerin haklarından kesinti yapmakta ısrar etmektedirler. TTK‘da bu duruma neredeyse seyirci kalmaktadır. Nitekim Üzülmez Müessesi‘nde faaliyet gösteren şirket çalışanlarının bir bölümü haklarını alıncaya kadar işe gitmeme eylemi başlatmışlardır.

Haklarını almak için eylem yapan işçiler, şirket yetkililerince işsizlikle tehdit edilmektedir. Şirket yetkilileri "mevcut şartlar altında çalışmak istemeyen gider" anlayışı içindedir.

Star Şirketinde çalışan maden işçileri, GMİS çatısı altında örgütlenmiş ve Sendikaya üye olmuşlardır. Ancak Firma; GMİS‘in maden işkolunda örgütlü olduğunu, kendilerinin ise bir inşaat şirketi olmaları gerekçesiyle bu duruma itiraz etmişlerdir. Böylelikle hem örgütlenme çalışmalarını baltalayan bir süreç uygulamışlar hem de kendilerinin maden işkolunda uzmanlıkları olmadığını, kendi ifadeleriyle kayıt altına almışlardır. Bu durumda TTK‘nın yeraltındaki madencilik faaliyetleri maden işkolunda uzmanlığı olmayan yani bir anlamda yeraltındaki risklerden habersiz bir firma tarafından yürütülmektedir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Yerin yüzlerce metre altında madencilik faaliyetleri gösteren işçiler, inşaat işçisi değil maden işçisidir.

Siyasi iktidar tarafından 12 Eylül Anayasa referandumu süresince çalışanların birden fazla sendikaya üye olmaları! ileri demokratik bir hak olarak öne sürülmüştür. İşçilerin değil birden fazla sendikaya üye olmaları, kendi işkollarında örgütlü bir sendikaya üye olmalarına bile izin verilmemekte, örgütlenen veya örgütlenmeye çalışan emekçilerin kapı önüne konulmasında bir sakınca görülmemektedir.

Çalışanlarının örgütlenmesinin önüne engeller çıkaran, işçilerin haklarını zamanında ve tam olarak ödemekten kaçınan taşeron şirket "karlılığı" öncelikli hedef seçmiştir. İşçi haklarıyla ilgili konuları ise maliyet unsuru olarak görmektedir. Keyfi uygulamalarıyla çalışanlar üzerinde baskı uygulamaktadır. TTK ile imzalanan sözleşmede yer alan hükümleri çiğnemekte ve TTK‘da buna göz yummaktadır. İşçilere yönelik hak kayıplarından TTK‘da sorumludur. Hem taşeron firma hem de TTK attıkları imzaya sahip çıkmamaktadırlar. Bugün kapitalist sistemin dayatması olarak her alanda karşımıza çıkan özelleştirme; buna bağlı olarak da örgütsüzleştirme, kuralsızlaştırma ve ticarileştirme mevcut durum haline getirilmiştir. Bugün bu anlayışın bedeli ise ne yazık ki ağır bir şekilde ödenmektedir.

TTK‘nın geçmişten bugüne yaparak uzmanlaştığı hazırlık ve yıkama faaliyetlerinden sistemin, iktidarın ve kurum yönetiminin dayatmasıyla verimlilik ve maliyetler gerekçe gösterilerek vazgeçilmiştir. Ancak bugün gelinen nokta açıkça göstermektedir ki söz konusu bu şirketlerin verimli çalıştıklarını söylemek mümkün değildir. Bu firmalar teknolojik olarak farklı bir uygulama getiremedikleri gibi TTK‘nın makine ve teçhizatını kullanarak faaliyetlerini yürütmekte, taahhüt ettikleri işleri zamanında bitirememekte ve sürekli olarak süre uzatımı istemektedirler.

Verimlilikten uzak ve yüksek maliyet gerekçesiyle TTK‘nın kendi faaliyetlerinden vazgeçmesi bugün geldiğimiz noktada çok ciddi zararlara yol açmıştır. Bu yanlışta ısrar edilmemelidir. Geçmişte hem işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ve hem de verimlilik ve maliyetler açısından yaptığımız tüm uyarılara rağmen yürürlüğe konulan taşeron uygulamalarında yaşanan son olumsuzluklar açıkça göstermektedir ki "taşeron uygulaması artık iflas etmiştir"

Bugün yaygın ve planlı bir biçimde uygulamaya sokulan taşeronlaştırma uygulamaları çok sayıda işçinin çalıştığı işyerlerinde üretime yönelik faaliyetleri ana firma ve taşeron firma olarak bölmüştür. Zaten uygulamanın ana amacı da budur. Bu bölünme de işçilerin yan yana gelmesini ve örgütlü mücadele yapmasını engellemiştir. "Yani iş güvencesini, işçi haklarını lüks haline getirmiştir. Yani sömürünün yeni adı olmuştur taşeronlaştırma."

Artık, TTK için zaman kaybına ve ciddi ekonomik kayıplara neden olan taşeron uygulamasından mümkün olan en kısa sürede vazgeçilmelidir. Taşeron firmalarda çalışan maden işçileri kurum bünyesine alınmalıdır. 160 yıldır olduğu gibi TTK asli işleri olan hazırlık ve tamir-taramayı kendisi yapmalıdır.

 

01 Kasım 2010

  

  

TMMOB ZONGULDAK İL KOORDİNASYON KURULU

  

GENEL MADEN İŞÇİLERİ SENDİKASI

  

KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU

ZONGULDAK ŞUBELER PLATFORMU

 

Okunma Sayısı: 1830
Yayın Tarihi: 01.11.2010