TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB JEOTERMAL KONGRE VE SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

TMMOB JEOTERMAL KONGRE VE SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
TMMOB JEOTERMAL KONGRE VE SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Jeotermal ile ilgili strateji ve uygulamalara yönelik politikaların tüm tarafların katılımlarıyla ayrıntılı bir şekilde tartışılması, sorunların dile getirilmesi, sorun önerilerinin geliştirilmesi, jeotermal kaynakların öncelikle kamu yararı için yaygın ve etkin kullanımına yönelik politikaların oluşturulması ve geliştirilmesi amacıyla TMMOB adına Jeofizik, Jeoloji, Kimya, Maden, Makina ve Petrol Mühendisleri Odaları‘nca ortaklaşa düzenlenen ve sekreteryası Maden Mühendisleri Odası tarafından yürütülen "TMMOB Jeotermal Kongre ve Sergisi" 21-24 Kasım 2007 tarihlerinde MTA Kültür Sitesi Sadrettin Alpan Konferans Salonu‘nda gerçekleştirildi. 350 delegenin katıldığı ve 36 adet bildirinin sunulduğu kongre açılışında sırasıyla Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler konuştu.

Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, jeotermal kaynakların dünyanın belli bölgelerinde kümelenmiş olduğunu, Türkiye‘nin de bu açıdan şanslı bir bölge olduğunu belirtirken, bu şansın kuralsızlık ve bilinçsizlik nedeniyle yeterince değerlendirilemediğini söyledi. Torun, kaynakların doğru kullanılabilmesi için yasal düzenlemelerin önemine dikkat çekti.


TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da, enerji sorunları ve çözüm yollarının TMMOB ve bağlı odaların gündeminde hep birinci sırada yer aldığını belirterek, TMMOB‘nin bu konudaki görüşlerini özetledi. Soğancı; "Jeotermal kaynaklar başta olmak üzere güneş, rüzgâr, biyoyakıt, hidrojen vb yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları bizlere doğanın olanakları oranında enerji üretmeyi ve tüketmeyi sağlayacaktır. Aynı zamanda bu kaynaklar barışçı olduklarından belki de dünyamız enerji kaynaklı savaşlardan, işgallerden ve yıkımlardan kurtulabilecektir" diye konuştu.

Mehmet Soğancı, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen Nükleer Güç Santralleri Yasası‘nın, yeni Cumhurbaşkanı tarafından siyasi iktidarla tam bir işbirliği içerisinde onaylanmasının kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını ifade ederek, "Keşke bu da ülkemizde son dönemde her zaman yapıldığı gibi referanduma götürülseydi"dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ise jeotermal kaynakların uzun yıllar ihmal edildiğini, kendilerinin bu konuda çok hızlı bir çalışma yürüttüklerini söyledi. İlk olarak mevzuat alanında gerekli çalışmaların yapıldığını, Jeotermal Yasası‘nın çıkartıldığını anlatan Güler, Atatürk‘ün "İstikbal göklerdedir" sözünü hatırlatarak, "Ben de diyorum ki ‘İstikbal yerin altındaki derinliklerdedir.‘ Bunun üzerine düşmek lazım. Yılda 400 bin metre olan sondaj miktarını 1 milyon metreye çıkarmak lazım" diye konuştu.


Kongrenin ikinci gününde "Jeotermal Kaynakların Kullanım Olanakları ve Yasal Düzenlemeler" konulu bir panelde gerçekleştirildi.Mehmet Torun‘un yönettiği panelde Polat Türkmen (Zonguldak Milletvekili), Ali Rıza Öztürk (Mersin Milletvekili),İlker Ertem (TMMOB Yönetim Kurulu) ile Adem Özbekler (Jeotermal Kaynaklı Belediyeler Birliği Başkanı)‘in konuşmacı olarak katıldığı panelde Jeotermal Yasası ve Jeotermal kaynakların kullanımı tartışıldı.

Kongre 24 Kasım 2007 Cumartesi günü Kızılcahamam Belediye Başkanlığının ev sahipliğiyle ilçe ve çevresinde gerçekleştirilen geziyle sona erdi.

TMMOB Maden Mühendsileri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun‘un açılış konuşması şöyle:

TMMOB Jeotermal Kongresi Düzenleme Kurulu adına herkesi saygıyla selamlıyorum. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘nin amaç maddesinin 3-b başlıklı kısmında "Kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak" şeklinde de   bir görevi bulunmaktadır.

 Bu amaçla TMMOB Yönetim Kurulu,  ülkemizin önemli bir yer altı kaynağı olan Jeotermal kaynaklarımızın kamu yararı doğrultusunda kullanılması yönünde bir kongre düzenleme kararı almıştır.   Kongrenin düzenleme görevini  Maden, Makina, Jeoloji, Jeofizik, Petrol ve Kimya mühendisleri odalarına vermiştir. Kongrenin sekreterya görevini de Maden Mühendisleri Odası yürütmektedir.

Bu kongrenin amacı, jeotermal kaynaklarımızdan toplumumuzun en geniş ölçüde yararlanmasını sağlamak, jeotermal enerji teknolojisinin gelişmesine katkıda bulunmak, bu yolla ekonomimize önemli bir girdi yaratmak ve jeotermal hakkındaki çağdaş bilginin ülkemizde yaygınlaşmasını geliştirmektir. Ayrıca bu kongrede; jeotermal ile ilgili strateji ve uygulamalara yönelik politikaların tüm tarafların katılımlarıyla ayrıntılı bir şekilde tartışılması, sorunların dile getirilmesi, jeotermal kaynakların öncelikle kamu yararı için yaygın ve etkin kullanımına yönelik politikaların oluşturulması ve geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Jeotermal kaynaklar dünyanın belirli bölgelerinde kümelenmiş kaynaklardır. Bu kaynakların ülkemizde de bulunuyor oluşu bir şans olarak görülmelidir. Ancak kuralsızlık, bilgisizlik, denetimsizlik ve kar hırsı gibi nedenlerle bu şansın iyi değerlendirilememesi söz konusudur. Bu riski ortadan kaldıracak olan temel araç, sorunun çözümünü öngören, bilimsel ölçütleri dikkate alan, yeterli bir yasanın çıkarılması ve  uygulanması  olacaktır.  Yasa ile ve çıkarılacak yönetmelikle  ilgili olarak TMMOB‘ nin  görüşleri  dikkate alınarak, kamu çıkarını öne çıkaran, kısa dönemli kar hırsına engel olarak jeotermal kaynakların bilimsel ölçütler içerisinde aranması, bulunması, geliştirilmesi ve işletilmesini sağlayan, uygulamaların her aşamasını denetleyen  bir yapının  kurulması  ülkemizin lehine olacaktır.

Kongrede;    Arama ve Geliştirme,  Sondaj ve Kuyu Tamamlama Teknikleri ,  Rezervuar Mühendisliği,   Reenjeksiyon Teknikleri ,  Saha Çalışmaları,   Kabuklaşma ve Korozyon,     Yeni Teknolojiler,    Elektrik Üretimi,   Konut Isıtmacılığı,   Seracılık,   Sağlık,Turizm,Termal Tedavi,  Yasa ve Mevzuat ,   Çevre ve Bölgesel Etkiler,    Ekonomi, Finans ve Özelleştirme konuları işlenecektir. Kongre çalışmaları 3 gün boyunca internetten canlı olarak yayımlanacaktır. Böylece Ankara dışında olup katılamayan ilgililere de  ulaşılacaktır.

Ayrıca bir panel düzenlenerek sektörün sorunları ve çözüm önerileri tartışılacaktır. Son gün,  Kızılcahamam Belediyesinin katkılarıyla jeotermal sahaya bir teknik gezi düzenlenecektir.

Kongrenin ülkemize ve sektöre katkı koyacağına inanmaktayım. Bu düşüncelerle kongreyi destekleyen kamu ve özel tüm kuruluşlarımıza, bildiri sunarak katkı koyanlara, bizzat katılarak bizleri onurlandıranlara ve bu kongrenin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese Düzenleme Kurulu ve şahsım adına teşekkür ederim. 

  

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın açılış konuşması şöyle:

"Değerli Konuklar,
Sevgili Arkadaşlar,

Hepimiz biliyoruz: mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek.

Biz, bir yandan insana karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Meslek alanlarımız üzerinden Türkiye gerçeklerini ortaya koyuyoruz, üyelerimizin bilimsel temele dayanan çalışmalarını, bilim insanlarının çalışmaları ile birleştiriyor, örgütümüzün deneyimlerinin süzgecinden geçiriyoruz. Bu şekilde ülkenin sorunlarını tespit ediyor, çözüm önerilerini sunuyoruz. Bir yandan da üyelerimizin haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz. Öte yandan da mesleki denetimin vazgeçilmez ön koşulu olarak gördüğümüz bir çalışmayı, üyelerin uzmanlaşması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz. Biz, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile yine bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.

İşte bu sempozyum ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Bu çalışmalarda bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Bizce paylaşılan bilgi en değerli bilgi oluyor.

TMMOB ve bağlı odaları iki yıllık çalışma dönemlerinde iki yüzü aşkın etkinlikle kamuoyu önüne çıkıyor. Sadece TMMOB adına bağlı odaların sekreteryalığında gerçekleşen etkinlikler bu dönem 22‘ye ulaşacak.

Aydın‘da Jeotermal Enerji ve Aydın‘daki Geleceği Sempozyumu, Çevre Sempozyumu, İstanbul‘da Mühendislik, İstihdam ve Ücretlendirme Sempozyumu, AB Süreci Karşısında Emek Sempozyumu, Yerel Yönetimlerde Dönüşüm Sempozyumu, Enerji Sempozyumu, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Türkiye‘de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu geçen hafta İstanbul‘da Denizcilik Sorunları Sempozyumu gerçekleştirildi. Bugün başlattığımız bu etkinlikten sonra sırasıyla Afet Sempozyumu, Sanayi Kongresi, İklim Değişimi Sempozyumu ile Su Politikaları Kongresi gerçekleştirilecek.

Kente yönelik olarak da İKK‘larımız aracılığı ile Bursa Kentine Çözümler Sempozyumu, İstanbul Kent Sempozyumu‘nu gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde de Ankara‘da, Kocaeli‘de, Denizli‘de, Eskişehir‘de, Adana‘da Kent Sorunları Sempozyumlarını gerçekleştireceğiz. Mart‘ta da Bodrum Yarımadasının Çevresel ve Yapısal Geleceği Sempozyumu gerçekleştirilecek

TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürür.

Biz insana, yaşama ve geleceğimize olan görevlerimizi yerine getirmeye çalıştığımıza inanıyoruz.

Burada bu gün başlattığımız etkinliğimizin bu amaçlarımızın gerçekleşmesine aracılık yapması için düzenlendiğini öncelikle belirtmek gerekir. Katılımınızdan dolayı hepinize, TMMOB adına düzenlenmesini sağladıkları için Jeofizik, Jeoloji, Kimya, Maden, Makina ve Petrol Mühendisleri Odalarımıza ve Sekreterya hizmetlerini yürüten Maden Mühendisleri Odamıza ve emeği geçenlere öncelikle teşekkür ediyorum.

Değerli Katılımcılar,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve tüm ilgili bağlı odalarının gündeminde enerji sorunları ile çözüm yolları hep birinci sırada olmuştur. Çalışma dönemlerinde tüm birimlerimizde enerji tüm yanları ile tartışılmakta, biriktirilenler üyelerin ve kamuoyunun gündemine taşınmaktadır.

Ülkemizin enerji gereksinimi esas olarak petrol, doğalgaz ve kömür gibi birincil enerji kaynaklarıyla karşılanmakta olup, özellikle petrol ve doğalgazda ise tam bir dışa bağımlılık yaşanmaktadır.

Öte yandan biliyoruz ki; emperyalist ülkeler başta Ortadoğu‘da olmak üzere dünya petrol ve doğalgaz kaynaklarına yönelik ülke işgallerini de içerebilen paylaşım savaşlarını sürekli gündemde tutabilmektedir. Yine dünyada serbest piyasa ekonomisi adı altında enerji üzerine spekülatif oyunlar oynanabilmektedir.

Bizde de küresel sermayenin açık, tek pazar hedefiyle örtüşen ve yine ulusal yürütmenin dışında "özerk" kurullarca şekillendirilen bir küresel enerji politikasına bütünleşmeye çalışan "garip" bir enerji sektörümüz var.

Türkiye‘de enerji sektörü, finansman ve teknoloji alanlarında zaten var olan bağımlılık ilişkileri ile birlikte, yeni düzenlemelerle; niteliksel bir dönüşüm geçirmektedir. Doğrudan çok uluslu sermayeye tümüyle bağımlı hale gelme durumu ile karşı karşıyayız. Yap -İşlet-Devret, Yap-İşlet gibi finansman modelleri ve işletme hakkı devirleriyle, yapılan özelleştirmeler ile, tahkim yasasıyla yürüyen bir durum söz konusu. Dünya Bankası‘nın dayattığı yapısal uyum düzenlemeleri, bölgedeki enerji kaynaklarına yakınlık, AB ile ilişkiler, enerji sektöründe uluslararası unsurların ağırlığını artırırken; bu dış faktörler karşısında ülkenin ve ülke insanının ihtiyaçlarını öne çıkaran politika ve programlar daha da önem kazanmaktadır.

Değerli Katılımcılar,

TMMOB enerji konusunda yapılması gerekenlere ilişkin olarak özetle şunları söylüyor:

Aslında geçmişte ve günümüzde yaşananlardan ders çıkarmak, merkezi ve stratejik bir planlama ile geleceği kurgulamak gerekmektedir. IMF, DB gibi küresel sermaye kurumları ötelenerek; kamunun sanayi, ekonomi, ulaşım, tarım, çevre, dışişleri birimleri ile üniversitelerin ilgili birimleri, elbette ki TMMOB başta olmak üzere meslek ve emek örgütleri ile bir araya gelerek, her bakımdan ülkeye özgün, ülke koşullarını gören bir noktadan merkezi ve stratejik bir planlamaya gidilmelidir. Bu planlama enerjinin üretim sürecinden dağıtım sürecine kadar süreklilik ve bütünlük göstermeli ve kamu eliyle doğal tekel yapısı içinde değerlendirilmelidir. Ve yine bu plan ve program; gelecek dönemleri de bağlamalıdır.

Enerji kaynaklarına yönelik potansiyelimiz öncelikle gerçekçi bir yaklaşımla ortaya konulmalıdır. Talep tahminleri gelişmiş ülkelerin modellerine göre değil ülkemiz özgün koşullarına göre geliştirilecek modellere göre yapılmalıdır. Kömür ve petrol aramalarına önem verilmeli, kaynak ayrılmalıdır. Jeotermal potansiyelimiz özellikle sanayi, konut, tarım ve turizmde ivedilikle değerlendirilmelidir. Enerji üretiminde ulusal kaynaklara ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmelidir. Rüzgâr, biomas-biokütle ve güneşe yönelik gelecek kurgusu mutlaka yapılmalı, toplam elektrik enerjisi içindeki payları süreç içerisinde arttırılmalıdır. Yıllar itibariyle ithal enerji kaynaklarına bağımlılık aşağı çekilmeli, yeni doğalgaz kontratları yapılmamalıdır. Verimlilik, etkin kullanım ve tasarruf enerji projeksiyonları içerisinde yer almalıdır. Kayıp-kaçaklar OECD ortalamalarına çekilmelidir. Öz kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi temel ölçüt alınarak, ülke düzeyinde enerjinin öncelik ve gereksinimlerinin tartışılıp, üzerinde tüm kesimlerce uzlaşılan enerji plan ve politikaları belirlenmelidir. Tüketim ve üretim projeksiyonları sağlıklı saptanmalı ve nesnel ölçütlerle modeller geliştirilmelidir. Enerji güvenliğini sağlayacak politikaların geliştirilerek uygulanması, denetlenmesi ve çevrenin korunması katılımcılığı teşvik eden şeffaf yönetimler eliyle yapılmalıdır. Teknik ve ekonomik fizibilite, çevre etki değerlendirme, teknoloji seçimi, yatırım, işletme aşamaları ve tüketici bilincinin yükseltilmesi için her seviyede kadroların yetiştirilmesi ve sürekli eğitimi şarttır. Üniversitelerde, kamuda ve özel sektörde teknoloji geliştirme amaçlı araştırma- geliştirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

Bunlar yapılabilir önerilerdir. Yeter ki, siyasi karar vericilerin isteği aydınlık bir Türkiye‘den yana olsun.

Değerli Katılımcılar,

Jeotermal enerji; yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklığı sürekli 200 C den fazla olan ve çevresindeki normal yer altı ve yer üstü sularına oranla daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir. Jeotermal kaynak kısaca yer ısısı olup, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerji ise jeotermal kaynaklardan doğrudan veya dolaylı her türlü faydalanmayı kapsamaktadır.

Jeotermal enerji yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür.

Jeotermal akışkanı oluşturan sular, meteorolojik ve jeolojik kökenli veya her ikisinin çeşitli oranlarda karışımı ile oluştuklarından, yerkabuğundaki hazneler sürekli olarak beslenmekte ve kaynak yenilene bilmektedir. Beslenmedeki mevsimsel ve yıllık değişimlerin genellikle etkisi olmakla birlikte pratikte, beslenmenin üzerinde bir tüketim olmadıkça jeotermal kaynakların tükenmesi söz konusu değildir.

Bu ülkede; 5 Milyon Konut Isıtma Eşdeğeri veya 150 Bin dönüm sera ısıtması, 1 Milyonun üzerinde kaplıca yatak kapasitesi, 9,3 Milyar USD/Yıl Fuel-Oil Eşdeğeri (30 Milyon ton/yıl), 30 Milyar m3/yıl doğalgaz eşdeğeri olan jeotermal ısı potansiyelinin halkımızın yararına değerlendirilmesi için gereken her türlü çaba öncelikli yapılması gerekenlerdendir.

Jeotermal kaynaklar başta olmak üzere güneş, rüzgâr, biyoyakıt, hidrojen vb yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları bizlere doğanın olanakları oranında enerji üretmeyi ve tüketmeyi sağlayacaktır. Ve aynı zamanda bu kaynaklar barışçı olduklarından belki de dünyamız enerji kaynaklı savaşlardan, işgallerden ve yıkımlardan kurtulabilecektir. Bunun da altını çiziyorum.

Bitirirken, ülkemizin ve insanımızın aydınlık geleceği için, bu etkinliğimizin sonuçlarının siyasi karar vericilerce dikkate alınması gerektiğini söylüyorum. TMMOB‘nin sözü insana, yaşama ve aydınlık geleceğimize dairdir.

Hepinize saygılar sunuyorum."

Okunma Sayısı: 1071
Yayın Tarihi: 29.11.2007
Fotoğraf Galerisi