TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB, KRİZE, AKP'YE, GERİCİLİĞE, NEOLİBERALİZME, IRKÇILIĞA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI.

TMMOB, KRİZE, AKP'YE, GERİCİLİĞE, NEOLİBERALİZME, IRKÇILIĞA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI.

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunun ortak basın açıklaması 22 Kasım 2008 Cumartesi günü saat 12.30‘da ADANA, ADIYAMAN, ANKARA, ANTALYA, AYDIN, BALIKESİR, BATMAN, BODRUM, BURSA, ÇANAKKALE, ÇORLU, DENİZLİ, DİYARBAKIR, EDİRNE, ESKİŞEHİR, GAZİANTEP, HATAY, İSTANBUL, KAHRAMANMARAŞ, KIRKLARELİ, KOCAELİ, MALATYA, MARDİN, MERSİN, MİLAS, SAMSUN, ŞANLIURFA, TUNCELİ, VAN, ZONGULDAK ve İZMİR‘de aynı saatte yapıldı. İzmir‘de Kıbrış Şehitleri Caddesinde yapılan basın açıklamasını TMMOB İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi okudu. Basın açıklaması aşağıdadır. 

Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ve bağlı Odaları olarak, bugüne kadar her çalışma dönemimizde meslek alanlarımız üzerinden üyelerimizi, ülkemizi ve halkımızı ilgilendiren her konuda çok sayıda sempozyum, kongre, kurultay, açık oturumlar ve paneller gerçekleştirdik.

Aydınlık bir Türkiye için; çok sayıda salon toplantılarında oluşturduğumuz birikimlerimizi ve önerilerimizi gerek basın yoluyla gerek de zaman zaman gerçekleştirdiğimiz TMMOB mitingleri ile alanlarda kamuoyuna duyurduk, halkımızla paylaştık.

Bugün ise tüm yurtta olduğu gibi İzmir‘de de TMMOB örgütlülüğü olarak sözümüzü hep birlikte sokakta söylemek için buradayız.
Değerli Arkadaşlar,

Kapitalizmin küresel krizi tüm dünyayı hızla sarmış durumda. Kriz, başlangıçta finans krizi olarak ortaya çıkmış ancak hızla büyüyerek bir ekonomik krize dönüşmüştür.

Yıllardır bize "kapitalizm en doğru ekonomik sistemdir" dediler, "adildir" dediler, "sorunları vardır ama çözülür" dediler. Çözüldü mü arkadaşlar? Hayır.

Kriz ve bunalım kapitalizmin kendisidir. Kapitalizm her krizde kendini yeniler, ancak krizin bedelini dünyanın emekçi halklarına ödetir. İşsizlik, açlık, yoksulluk hep bu dönemlerde ortaya çıkar. Baskı rejimleri, faşizm, savaşlar da krizin dünya halklarına ödettiği diğer faturalardır.

Bizler, artık bu krizlerin faturasını ödemek istemiyoruz. Bunu söylemek için sokaktayız.

 Son yıllarda Türkiye‘de istihdam yaratmayan ve gerçekte sıcak para destekli olarak "büyüyen"‘ ekonominin dünya finans sektöründe yaşanan bu krizden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu ülkeyi yönetme iddiasında olanlar aksini söyleseler de gerçek bu dur. Nitekim son günlerde krizin ağırlığı iyice hissedilir olmuştur. Bu durumda çoğu küçük ölçekli olmak üzere birçok iş yerinin kapandığı ve kapanacağı, ayakta kalanların üretimlerinin ise çok ucuza kapatılacağını, ekonomideki genel daralmanın imalat sanayine, vergi gelirlerine, istihdama, enflasyona, tüketim ve yatırım harcamalarına yansımasının ise devasa boyutlarda olacağını söylemek kehanet değildir. Tüm veriler de bunu göstermektedir.

Ekim ayı sonu itibariyle imalat sanayinde kapasite kullanım oranı Ekim 2007‘ye göre 6,4 puan azalarak %76,7‘ye gerilemiştir.
 
TÜİK verilerine göre Ekim ayı itibariyle işsiz sayısı 2 milyon 458 bin oran %9,1 olmuştur. Bu rakama eksik istihdamda çalışan 717 bin kişi ile iş bulmaktan ümidini kesmiş 1 milyon 737 bin kişi eklendiğinde işsiz sayısı 4 milyon 908 bine, işsizlik oranı %18,2 ye ulaşmaktadır. Son bir ayda sanayide önde gelen 7 ilde işten çıkartılanların sayısı 22.000‘i bulmuştur.

Patronlar örgütü TİSK‘in başkanı işyeri sahiplerinin biriken kıdem tazminatları nedeniyle işçilerini işten çıkaramamasından dert yanmış ve işsizlik sigortasında biriken nemalara göz dikmiş, bu nemanın işverenlere destek olarak verilmesini isteyebilmiştir.

Ülkemizde 2002 yılından beri iş başında bulunan AKP iktidarı ülkeyi uluslararası sermayeye ve rant çevrelerine pazarlamış, yoksulları daha da yoksullaştırmıştır.

Bir yandan tüm ülke çapında gericileşme dalgası yaratılırken, diğer taraftan mağdur rolü bir türlü terk edilmemektedir.  Sosyal devlet alabildiğine tahrip edilirken, cemaat ağları, sadaka dernekleri ülkeyi sarmaktadır. Yurttaş olmanın gereği olan sosyal hakların elde edilmesinin yerini biat kültürü, el pençe divan durmak almaktadır. Tüm bunların adı da iktidar tarafından ne yazık ki sosyal devlet olarak dile getirilmektedir. Bu ikiyüzlülüğü söylemek için sokaktayız.

Bu düzen "Üsttekine han hamam, alttakine din iman" düzenidir. Bu düzeni emperyalizm şekillendirmiştir, yürütücüsü de AKP iktidarıdır. Bu iktidarın  IMF ve Dünya Bankası açısından karnesi pekiyilerle doludur. Bakmayın siz onların mangalda gül bırakmayan demeçlerine onlar İMF‘ye yumuşak, emekçiye gelince Kasımpaşalıdır. Bu gün bu düzene  dur demek için sokaktayız.

"Yangına körükle gitmeyin" diyenlerin aslında yangını çıkartanlar olduğunu, "Hamdolsun, kriz bize teğet geçti" diyenlerin aslında bu krizin faturasını bizlere ödetmeye niyetli olduklarını bir kez daha ifade etmek için sokaktayız.

Gördüğümüz o ki bugüne kadar Türkiye‘yi yönetenler, halkımıza büyük bir bunalım, çözümsüzlük ve alacakaranlık dışında hiçbir şey yaratamamıştır. Daha çok yoksulluk, IMF‘ye ve emperyalizme daha çok bağımlılık, baskı, şiddet, işkenceler çeteler ve yolsuzluklar, bu düzenin ve ülkeyi yöneten siyasi iktidarların marifetleridir.

Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma ülkemizde barış içinde bir arada yaşama umuduna vurulan bir darbedir arkadaşlar.

Sıkılan kurşunlar, atılan bombalar, patlayan mayınlar sorunu askerileştirmekten ve çözüm umudunu azaltmaktan başka sonuç vermiyor. Yıllardır devam eden silahlı çatışmaların kimseye fayda getirmediği ortada, silahların konuştuğu yerde barışın sesi duyulamıyor ne yazık ki. Şimdi bu çatışma ortamına; baskıcı, otoriter yönetim anlayışına karşı, özgürlük ve demokrasiyi; ırkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamayı savunma zamanıdır. Bunu söylemek için sokaktayız.

Değerli Arkadaşlar,

Bu ülkenin geleceğini düşünen, emek ve meslek örgütlerine, demokrasi güçlerine, emekten ve halkımızdan yana olan ülkemizin aydınlık yüzü siz yurttaşlarımıza önümüzdeki dönemle ilgili bir çağrımız var;

 "Küresel krizin bedelinin halkımıza ödetileceği böylesi bir dönemde, insanlar ya kapitalist küreselleşmenin yarattığı yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, eğitimsizliğe karşı ırkçı, faşist, dinci, gerici tepkilere sarılacaklar, ya da örgütlü yapılarla bir direniş sergileyecekler. Bu nedenle, tam da bugün, ülkemizdeki emekten ve halktan yana güçlerin "daha demokratik, daha barışçı, gelirini adaletli paylaşan" bir dünya için mücadelelerini yükseltme zamanıdır.

Gelin bir olalım, birlik olalım, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görelim.

Yaşananlara karşı ortaklaştığımız konularda programlarımızı oluşturalım.

Mücadelemizi birlikte örelim. Yapacağımız eylemlerimizi ortaklaştıralım. Omuzlarımızı birbirine yaslayalım."

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz...

Yaşasın örgütlü mücadelemiz, Yaşasın TMMOB Örgütlülüğü...

TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU

Okunma Sayısı: 1125
Yayın Tarihi: 22.11.2008
Fotoğraf Galerisi