TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB ZONGULDAK KENT SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ

TMMOB ZONGULDAK KENT SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ

İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erdoğan KAYMAKÇI`nın açılış konuşmasıyla başlayan Zonguldak Kent Sempozyumu`nda TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet SOĞANCI`nın mesajının Makine Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Atıf METE tarafından okunması sonrasında, Genel Maden-İş Genel Başkanı Eyüp ALABAŞ, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem AKDEMİR, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut ÖZER ve Zonguldak Valisi Erdal ATA  konuşma yaptılar.

Sempozyum 90 delege olmak üzere TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Üyeleri, TTK Genel Müdürü Burhan İNAN ve Sivil Toplum Örgütleri Temsilcilerinin katılımları ile  gerçekleştirildi. 

Sempozyumda şehirle ilgili 26 bildiri sunulmuş olup, ayrıca  "Sanayileşme  Sürecinde Zonguldak Kenti ve Açmazları" konulu bir panel de düzenlenmiştir.

Sempozyum açılış konuşmalarında aşağıdaki konulara değinilmiştir.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı, Mehmet SOĞANCI,

Değerli Konuklarımız

Sevgili Arkadaşlar

Hepinizi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle, dostlukla selamlıyorum. Dün Ankara‘da çok coşkulu olarak gerçekleştirdiğimiz "Haklarımız, geleceğimiz, halkımız, ülkemiz için TMMOB mitingi" nedeniyle, çok istememe rağmen bu gün aranızda bulunamıyorum. Mitingimize katılan, katılamayıp yüreği ile birlikte aramızda bulunan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. 

Öncelikle TMMOB adına bu etkinliğin sekretaryasını yürüten Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu Sekreterimiz Erdoğan Kaymakçı şahsında, Zonguldak birimlerimizin yöneticilerine, çalışanlarına, bu sempozyum düzenlenmesinde emek veren herkese ve görüşlerini bizimle paylaşacak bilim insanlarına ve uzmanlara Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ederim.

Sevgili Arkadaşlar

Hepimiz biliyoruz: mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek.

Biz, bir yandan insana karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan üyelerimizin bilimsel temele dayanan çalışmalarını, bilim insanlarının çalışmaları ile birleştiriyor, örgütümüzün deneyimlerinin süzgecinden geçiriyoruz. Bu şekilde ülkenin sorunlarını tespit ediyor, çözüm önerilerini sunuyoruz. Meslek alanlarımız üzerinden Türkiye gerçeklerini ortaya koyuyoruz Bir yandan da üyelerimizin haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz. Öte yandan da mesleki denetimin vazgeçilmez ön koşulu olarak gördüğümüz bir çalışmayı, üyelerin uzmanlaşması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları sürdürüyoruz.

Biz, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile yine bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.

TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri, mimarları ve şehir plancılarını temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla yükümlüdür. Bu amaçla, TMMOB mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek zorundadır. Bu nedenle de TMMOB, bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirir, bunların yaşama geçirilmesi için mücadele eder ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürür.

Sevgili Arkadaşlar

İşte bu sempozyum ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Bu çalışmalarda bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Bizce paylaşılan bilgi en değerli bilgi oluyor. TMMOB ve bağlı odaları iki yıllık çalışma dönemlerinde iki yüzü aşkın etkinlikle kamuoyu önüne çıkıyor. İşte bugün de bu anlayışla oluşturduğumuz bu sempozyumda bir aradayız.

TMMOB kuruluşundan bu yana gerek meslek alanlarına ve gerekse tematik konulara ilişkin olarak düzenlediği etkinliklerde kamuoyuna açılımlar, çözüm önerileri ve modeller sunmuştur. TMMOB kent sorunlarına ilişkin olarak özellikle son yirmi yıldır yerel yönetimler, kamu kaynaklarının dağılımı, afetler, çevre, altyapı, ulaşım, konut, turizm, kentsel koruma ve kentsel dönüşüm temalarında sorun tespitlerini ve çözüm önerilerini kamuoyuna sunmaktadır.

Son iki dönemdir bu çalışmalara kentlerde düzenlediğimiz sempozyumları da ekledik. Geçtiğimiz 4 yıllık süreçte, Ankara‘da iki kez, İstanbul‘da iki kez, Bursa‘da üç kez, Eskişehir, Bodrum, Denizli, Adana, Mersin, Samsun, İzmir, Aydın, Edirne, Diyarbakır, Kırklareli, Van, Batman, Gaziantep, Balıkesir, Antalya da kent sempozyumları düzenledik. Bu etkinliğimizden sonra Edirne, Adana, Trabzon, Kahramanmaraş, Denizli, Manisa, Kayseri ve Konya‘da da kent sempozyumları gerçekleştireceğiz.

Sevgili Arkadaşlar

Bu etkinliklerimizde kentlerin mevcut durum tespitleri yapılırken aynı zamanda bu tespitten yola çıkarak  "Nasıl Bir Kent İstiyorum" sorusuna da kentte yaşayanlarla birlikte yanıt arıyoruz.

TMMOB kent yaşamını ilgilendiren imar, kültür ve turizm, çevre, kamu yönetimi ve yerel yönetim sistemini düzenleyen yasaların eksiklik ve yetersizliklerinden bahsederken insan sağlığı, doğal çevre, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik gibi kavramlara referans vermektedir.

TMMOB‘nin uzunca bir süredir değişik kentlerimizde düzenlendiği "kent sempozyumları" göstermiştir ki; ülkemiz kentleri çağdaş toplumlara yakışır biçimde yönetilmemektedir. Kentlerde; sağlık, çevre, altyapı, ulaşım, barınma, ısınma, eğitim, kültür ve benzeri birçok konuda sorunlar yaşanmaktadır. Diğer yandan kentlerimiz; deprem, sel, heyelan ve yangın gibi afetlere hazırlıklı değildir.

Ülkemizde yerel yönetimler alanında, özellikle 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve takip eden yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle yerel idarelerce yürütülen hizmetlerde kamu yararı önceliği sürekli ihmal edilmiştir. Yıllar içinde, kentlerin imar, planlama, altyapı, ulaşım, çöp, su gibi konulardaki sorunları çeşitlenmiş ve derinleşmiştir.

Yerel yönetimler ekonomik ve toplumsal politikaların önemli bir uygulama alanını oluşturmaktadır. Siyaset ve sermaye kesimlerinin bu ilgisi, maalesef kent mekânına ve kentsel yaşama olumlu yönde yansımamaktadır. Kentlerde yaşayanlar, eğitim, sağlık, barınma ve beslenme gibi temel haklardan yoksun bırakılırken, sosyal donatı ve teknik altyapı hizmetlerinin sağlanmasında kullanılması gereken hazine arazileri gibi kamusal varlıklarımız özelleştirmelerle birilerinin hizmetine sunulmaktadır. Bununla birlikte kentsel altyapı, ulaşım, eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda temel kamu hizmetleri ticarileştirilmekte, kamusal kaynaklarımız bir avuç azınlığa aktarılmaktadır. Emekçilerin, yoksulların ve tüm ezilenlerin sosyal, ekonomik ve siyasal yaşamdan tümüyle dışlandığı yıkıcı bir ortamda yoksulluk ve açlık derinleşerek sürmektedir.

TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesi doğrultusunda, toplumun büyük bölümünü dışlayan, halkın katılım ve denetimine kapalı yerel yönetim biçiminin aşılmasını, kent halkının ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gerek olarak görmektedir.

Sevgili Arkadaşlar

Nazım Hikmet şiirinde şöyle demişti:

Evler tek katlı da olabilir yüz katlı da

İş bunda değil

Yeter ki sokaklarımızı ezmesinler

Yeter ki temiz çevik güler yüzlü görsünler hizmetimizi

Çıplak duvarlara diyeceğim yok taze ve canlıysalar

Dar pencereler giyotini hatırlatır bana

Pencere dost sözü gibi rahat ve geniş olacak

Ağaçsız asfaltı sevmiyorum

Parklarda göller göllerde ak kara kuğular olabilir hatta ara sıra bando mızıka

Ama en önemlisi parklarda öpüşülebilmeli

Aptal ölü ellerini operette arya söylermiş gibi açmış mankenleri sevmiyorum

Taştan ve tunçtan insanları sevmiyorum tabanlarından inip aramızda dolaşmıyorlarsa

Bankaları ve hükümet konaklarıyla övünen şehirleri sevmiyorum

Sevdiğim şehirler sağlık evleriyle övünenlerdir

Çocuk bahçeleriyle övünen şehirler

TMMOB işte konunun bu tarafındadır.

TMMOB, "Bir kente sahip çıkacak o kentte yaşayan bireylerdir" diyor. Kente dair her türlü kararda kentlilerin katılımının sağlanmasını istemek ve kentli haklarını savunmak vazgeçilemez bir görevimizdir. TMMOB görevinin gereklerini yerine getirmeye kararlıdır. TMMOB "Kentin sakini değil sahibi olalım, bunun için mücadele edelim" diyor.

Hepinizi bir kez daha sevgiyle, saygıyla, dostlukla selamlıyorum.

TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Erdoğan KAYMAKÇI;

‘Hedef; Zonguldak‘ın fotoğrafını çekmek‘

TMMOB Zonguldak İl Koordinasyon Kurulu‘nun düzenlediği ‘Zonguldak Kent Sempozyumu 2011‘un açılış oturumuyla ZKÜ Konferans Salonu‘nda kalabalık bir kitlenin katılımıyla dün başladı. 16-17 Mayıs 2011 tarihleri arasında yapılacak sempozyumda ‘toplumcu ve halkçı bir yerel yönetim‘ anlayışıyla kent sorunlarının çözülmesi hedefleniyor.

Zonguldak‘ta yaşamın hemen hemen kömür üretimiyle bütünleştiğini ifade ederek şunları söyledi;

"KÖMÜRLE ŞEHİR BİRBİRİNİ HAPSETMİŞ"

"Cumhuriyetin ilk kenti unvanı olan Zonguldak, aynı zamanda kömür üretimiyle birlikte emeğin başkenti olarak da biliniyor. Bu özelliğinden kaynaklanan mücadeleci yapısıyla ünlenen Zonguldak zaman zaman yaşadığı büyük acılarla da ülke gündeminde yer alıyor. 17 Mayıs 2010‘da ikisi meslektaşımız 30 maden emekçisini kaybettik. Aramızdan ayrılışlarının birinci yılında saygıyla anıyoruz. Bugün içinde yaşadığımız kentlerdeki afet, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, işsizlik, kentsel dönüşüm, konut, tarihsel ve kültürel mirasa duyarsızlık, ulaşım gibi konularda sağlıksız büyümesinin ardında birçok etken ve neden oluyor. Zonguldak‘ta yaşam hemen hemen kömür üretimiyle bütünleşti. Bu özelliğiyle ağır sanayi kenti olma yolunda ilerleyen ve toplumsal değişim süreci yaşayan Zonguldak, Türkiye‘yi büyütmüş fakat kendisi sahipsiz bırakılarak sorunlarıyla baş başa kaldı. Kömürle şehir birbirini hapsetmiş. Şehir yokken sürdürülen üretim ve sonuçta gelinen nokta bugünkü durumdur. Zonguldak geçmişle başlayan ve bugün de devam eden bu plansızlığın sıkıntılarını yaşıyor. Sanki düzensiz, plansız yapılaşma kentin kaderi olmuş.Bu sempozyumda Zonguldak kentinin sorunları tespit edilerek çözüm önerileri geliştirilecek ve Zonguldak fotoğrafının çekilmesi hedefleniyor. Kentin sahibi olalım ve ortak aklı harekete geçirerek sorunlarımızı birlikte çözelim."

Ardından söz alan GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş,

"MADENCİLİK, KENTSEL YAPIYI ŞEKİLLENDİRDİ"

"Zonguldak, bir maden kentidir. 1848 yılında işletilmeye başlanan maden ocakları; kentin dokusunu, yerleşimini, sosyal ve ekonomik hayatını doğrudan şekillendirdi. Hızla göç alan Zonguldak plansız bir kentleşmenin sorunlarını yaşamıştır, yaşamaktadır. Taşkömürüyle var olan Zonguldak, 1980li yılların ortalarına kadar ülkemiz sanayisinin lokomotifi olmuştur. 1980 ve özellikle 1990 sonrası uygulanan küreselleşmeci neoliberal politikalar, Zonguldak ve bölgesinin hızla gerilemeye başlamasına yol açmıştır. Geçmişte hızlı ve plansız gelişmenin yol açtığı sorunlar, küçülmeyle birlikte sosyal ve ekonomik sorunlara yerini bırakmıştır. Sağlıklı kentselleşmenin temeli; planlı ve çevreye duyarlı program ve uygulamaların hayata geçirilmesine dayanır. Ancak yapılan tüm proje çalışmalarına ve aradan geçen zamana rağmen bu alanın halen kente kazandırılamaması üzücüdür. Lavuar Alanının kente yakışır bir şekilde bir an önce değerlendirilmesi gerekiyor. Kentin çağdaş bir yapıyla yeniden planlamasının ve geleceğe dönük projeksiyonların, bu unsur göz önüne alınarak hazırlanmasında yarar olacaktır. Zonguldak‘ın çağdaş bir kent olabilmesinin yolu, sağlıklı ve öngörülü kentsel dönüşüm projelerinin gerçekleştirilmesinden geçiyor.Zonguldak Kent Sempozyumu‘nda değerli katılımcıların görüş ve önerileri, çağdaş bir kent olabilmenin yöntemini ortaya koyacak, kentin yeniden planlanmasında bizlere ışık tutacaktır.Kent Sempozyumu‘nun Zonguldak‘ın geleceğini aydınlatacağına yürekten inanıyorum.

ZKÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut ÖZER ise öğrenen bölge ve girişimci bölge oluşturulması gerektiğini savunarak şunları söyledi;

"ÜNİVERSİTELER BÖLGELERİN GELİŞMESİNDE DAİMA ÖNEMLİ ROL OYNAMIŞLARDIR"

"Üniversiteler tüm topluma sundukları eğitim ve araştırmanın yanında, etki alanında bulundukları bölgelerin gelişmesinde daima önemli rol oynamışlardır.Bu katkı sadece ekonomik gelişimle sınırlı değildir. Özellikle sosyal,kültürel ve çevresel alanlarda da bu katkı görülüyor.Üniversiteler içinde bulundukları bölgelerin uluslararası tanıtım, dışa açılım ve işbirliği oluşumunda etkilidir. Daha da önemlisi yenilikçi aktiviteler ve girişimciliğin temel kaynağıdır. Bölgemizin ekonomik, sosyal ve kültürel potansiyelini belirleme, bu potansiyeli bölgenin geleceği için harekete geçirecek stratejiler geliştirme ve bunun için gerekli kaynakları güçlendirmede üzerine düşen görevi yapacak güçte ve yeterliliktedir. Öğrenen bölge ve girişimci bölge oluşturulmalıdır. Öğrenen bölge olmak; ekonomik, sosyal, sağlık ve benzeri alanlarda yaşam kalitesi geliştirmek, bölgeyi daha yaşanabilir ve uluslararası rekabette daha güçlü hale getirmek için insanların öğrendiği, araştırdığı ve bilgi paylaştığı bir kültür geliştirmektir. Biz üniversite olarak bulunduğumuz ve yaşadığımız bu kente ve bölgeye eğer katmak istiyoruz."

Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem AKDEMİR ise yeraltı kaynakları açısından özellikli ve farklı bir yapıya sahip olduğunu ifade ederek şunları söyledi; 

"SEMPOZYUMDA ÇIKACAK SONUÇLAR, VİZYONUMUZU YÖNLENDİRECEK VE ÇALIŞMALARIMIZA IŞIK TUTACAK"

"Zonguldak yerleşmesinin şekillenmesinde kömürün yeri oldukça büyüktür. Kentin gelişimi ve büyümesi taşkömürünün bulunmasıyla başlıyor. Bölgede çalışan insanların konut ihtiyaçları yerleşme alanlarının hızlı bir şekilde oluşmasına neden olmuştur. Zonguldak kentin doğal yapısı, mülkiyet yapısı, yeraltı kaynakları açısından özellikli ve farklı bir yapıya sahiptir. Kentleşmenin önünü tıkayan tüm bu olumsuz eşiklere rağmen, kentimizin doğal ve kültürel yapısı hayranlık uyandıracak güzelliktedir. Kent için ulaşım bağlantıları fiziki kalite, yol sistematiği ile kademelenme açısından oldukça zayıf durumdadır. Kentimiz adına yapılan bu organizasyonu çok önemsiyor ve dikkate alıyorum. Bu sempozyumda çıkacak sonuçlar, vizyonumuzu yönlendirecek ve çalışmalarımıza ışık tutacaktır. Kent yönetiminde ve planlamasında alınacak karalara katılımcılığı esas alarak hizmet vereye devam edeceğimizi bildirir, emeği geçen herkese teşekkür ederim"

Son olarak söz alan Vali Erdal ATA, Zonguldak‘ın Karadeniz Bölgesi‘nin tüm özelliklerini bünyesinde barındırdığını belirterek şunları söyledi;

"TTK VE ERDEMİR‘İN BÖLGEMİZDE OLMASI GEÇTİĞİMİZ SÜREÇTE HIZLI BİR BÜYÜMEYİ BERABERİNDE GETİRDİ"

"TTK ve ERDEMİR gibi önemli istihdam sağlayan işletmelerin ilimiz ve bölgemizde olması, geçtiğimiz süreçte hızlı bir büyümeyi beraberinde getirdi. Her ilde olduğu gibi ilimizin de şehircilik, altyapı, ulaşım, çevre ve bunun gibi bir takım sorunları bulunuyor. Gerek merkezi yönetim, gerekse yerel yönetimler eliyle mevcut sorunların giderilmesine, yeni sorunların oluşmamasına, dolayısıyla yaşanılabilir, planlı bir kent ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesine çalışılıyor. Ben sempozyumun amaçlanan hedefe ulaşacağına, yaşanabilir, sağlıklı, planlı bir kent bilincinin artmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum."

Okunma Sayısı: 1307
Yayın Tarihi: 20.05.2011
Fotoğraf Galerisi