TÜPRAŞ Özelleştirmesinde Soru İşaretleri
Bilindiği üzere, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.’nin (TÜPRAŞ) blok satış yoluyla özelleştirilmesi için yapılan ihale 13 Ocak 2004 tarihinde sonuçlandırılmış, en yüksek teklifi 1.302.000.000 ABD Doları ile Efremov Kautschuk Gmbh Firması vermiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ihale sonuçlarını Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun onayına sunmak üzere Rekabet Kurulu‘nun iznini beklemektedir. Rekabet Kurulu’nun inceleme süresi 21 gün olup, bu süre önümüzdeki günlerde sona erecektir. Son olarak, Maliye Bakanı tarafından, Rekabet Kurulu kararının çıkmasının ardından Özelleştirme Yüksek Kurulu‘nun, kararı bekletmeden onaylayacağı açıklaması yapılmıştır.
2003 yılında 300 milyon Dolar net kâr elde eden ve yeniden kuruluş değeri 7 milyar Doların üzerinde olan kuruluşa ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı‘nın kendi Internet Sitesi‘nde yaptığı değerlendirmeler aşağıda özetlenmektedir:
1) Enerji ve petrolün ülkelerin kalkınmasındaki vazgeçilmezliği ve stratejik önemi daha da artmıştır.
2) TÜPRAŞ, ülkeler için vazgeçilmez ve stratejik önemde olan petrol sektöründe faaliyet gösteren bir kamu kuruluşudur.
3) Söz konusu kuruluşun mükemmel ve güçlü bir alt yapısı bulunmaktadır.
4) Avrupa‘da sayılı kuruluşlar arasındadır.
5) Üretimini yüksek performansla, eksiksiz ve aksatmadan gerçekleştirmektedir.
6) Kuruluş, reel ekonominin itici gücüdür.
7) 2001 yılı değerleriyle TÜPRAŞ, ülke hazinesine 4,3 milyar Dolar vergi ve fon geliri sağlamış olup, bu gelir tutarı, devletin toplam vergi ve fon gelirinin yaklaşık %20’si düzeyindedir.
8) TÜPRAŞ, ağır ekonomik krize, 11 Eylül terör eyleminin tüm olumsuz etkilerine ve uluslararası çevre yükümlülükleri için ayrılan karşılıklara rağmen Türkiye’nin en yüksek kar elde eden şirketi olmuştur.
9) Kuruluş, rafinerilerinde karlılığı artırmak ve kapasite kullanım oranlarını yükseltmek amacıyla çeşitli yatırım projelerine devam etmekte olup, bu yatırımlar için kendi imkanlarıyla kredi bulabilmektedir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı‘nca ortaya konulan bu tablo elbette ki doğrudur. Ayrıca, TÜPRAŞ, 2003 yılında 13,3 milyar Dolar ciro, 400 milyon Dolar brüt ve 300 milyon Dolar net kâr elde etmiş, 7,2 milyar Dolar vergi ödemesi gerçekleştirmiştir. Devlet bütçesine bir yükü yoktur. Tersine, devlete önemli gelirler sağlamaktadır.
Öyleyse, aşağıdaki soruların ilgililerce cevapsız bırakılması kamu vicdanının yaralanmasına neden olacaktır:
1) Ülkemizin, devlet bütçesine bir yükü olmayan, stratejik önemdeki en büyük sanayi kuruluşu, Orta Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük, Avrupa’nın 7. büyük rafineri şirketi Tüpraş, neden satılmak istenmektedir?
2) Kuruluş değeri 7 milyar Dolar olan TÜPRAŞ, neden sadece 1,3 milyar Dolar karşılığında elden çıkarılmak istenmektedir?
3) Hangi gerekçelerle kredi notu kendisinden daha düşük olan bir firmaya satılmak istenmektedir? Efremov firmasının kredi notu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ihalede göz önüne alınmış mıdır? Gereksindiği yatırımlar için kaynağı kendi kredibilitesi ile sağlayabilen TÜPRAŞ, neden yatırım yapabilmesi şüpheli bir firmaya verilmek istenmektedir?
4) Söz konusu firmanın sicili, ülkemizin en büyük sanayi kuruluşunu işletebilecek teknik ve mali yeterlikte bulunup bulunmadığı ihale öncesi araştırılmış mıdır?
5) Türkiye‘nin en başarılı kuruluşunun böylesine şaibeli ve kamuoyunun gözünde soru işaretlerinin uyanmasına neden olan bir ihale sürecinden geçirilmesinin gelecekteki bedeli hesaplanmış mıdır?
6) 2000 yılında sermayesinin %34,5‘i 1,2 milyar Dolara satılmışken neden bugün %65,76‘sı 1,3 milyar Dolara verilmektedir? Son üç yıldır kar eden bir şirketin değerinin yarıya düşmesi mümkün müdür?
7) Devletten satın aldıkları şirketlerde sıkıntıya düşer düşmez, bunları artan zararlarıyla beraber tekrar devletin üzerine atmanın, ülkemizde sayısız örnekleri bulunmaktadır. Böylesine başarılı ve karlı bir kuruluşun satılmasından bir süre sonra ödeme sıkıntısına düşmesi ve devlet tarafından kurtarılmasının istenmesi durumunda, idare, sorumluluğu üstlenebilecek midir?
Özelleştirmeler, topluma sorunların çözümünü sağlayacak sihirli bir değnek olarak sunulmaktadır. Bu söylemin ardındaki propagandanın gücü, sorunların çözümünün akılcı ve bilimsel anlayış ve uygulamalarda olduğu gerçeğini hemen her kesime unutturmuştur. Bilimsellikten uzak, slogancı yaklaşımların son yirmi yılda madencilik sektörüne verdiği zarar son derece çarpıcıdır: Kamu kurumları büyük oranda ortadan kaldırılmıştır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı‘na gönderilen kuruluşlar bir daha geri dönmemiş, ortadan yok olmuş ve yok olmaktadırlar. Özelleştirme söylemleri madencilik sektörünü bitme noktasına getirmiştir. Bugün aynı tehlike TÜPRAŞ için söz konusudur.
Sorunların çözümü özelleştirme uygulamalarında değildir. Bunun böyle olmadığı her defasında görülmüştür. Benzer politikalarda ısrar etmek ülkemizin içinde bulunduğu durumu değiştirmeyecektir.
Mevcut kamu kesiminde, doğru planlamalar ve akılcı yönetim ile ülke kalkınmasına yönelik harekete geçirilebilecek potansiyel bulunmaktadır. Küçültme, özelleştirme, kapatma saplantılarından vazgeçilerek, bu potansiyel, doğru politikalar ile ekonomik ve toplumsal kalkınma hedefine yönlendirilmelidir.
Kamuoyunun bilgisine sunarız.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
Ankara, Ocak 2004