TÜRKİYE 22.ULUSLARARASI KÖMÜR KONGRESİ ve SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ
TÜRKİYE 22.ULUSLARARASI KÖMÜR KONGRESİ ve SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ
Tüm dünyayı etkisi altına alarak milyonlarca kişinin ölümüne neden olan ve yaşam alışkanlıklarımızı derinden etkileyen pandemi Oda çalışmalarımızıa da ciddi olarak etkilemiştir. Pandemi nedeniyle zamanında yapılamayan 22. Kömür Kongresi yaklaşık 2 yıl ertelenerek 29-30 Eylül 2022 tarihleri arasında TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi tarafından Zonguldak’ta gerçekleştirilmiştir.
336 delegenin katıldığı Kongrede aynı zamanda “Maden Makinaları ve Donanımı Sergisi” düzenlenmiş, sergiye kamu ve özel sektörden 26 madencilik kuruluşu katılmış olup, sektöre yönelik ürünlerin tanıtımı yapılmıştır. Ayrıca, Alaattin KARA ve Mehmet ÖZER’in fotoğraflarının yer aldığı “Madencilik” temalı fotoğraf sergisi katılımcıların beğenisine sunulmuştur.
Kongrenin ana temaları; kömür madenciliğinin bilim ve teknolojisi, kömür madenciliğinde iş sağlığı ve güvenliği, kömür madenciliği politikaları ile sosyal sorunlar olarak belirlenmiştir. Bu başlıklar altında bilimsel kurul tarafından değerlendirilen 2’si çağrılı olmak üzere 37 bildiri 3 ayrı salonda katılımcıların ilgisine sunulmuştur. Söz konusu oturumlarda kömür üretimi ve teknolojisinde yaşanan gelişmeler, sektörde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilmiştir. Ayrıca “Kömür ve Enerji” başlıklı panelde, bu konular arasındaki ilişkiler ele alınmıştır.
44 yıldan bu yana gerçekleştirilen Kömür Kongreleri, kömür madenciliği ve teknolojisiyle ilgili büyük bir bilgi birikimi yaratmıştır. Geçmişten gelen misyonla 22. Kömür Kongresi ve Sergisinde ortaya çıkan tespitler, sorunlar ve çözüm önerilerine aşağıda kısaca özetlenmiştir;
- 44 yıldan bu yana kömür kongrelerinin mutfağı olarak çalışmalara ev sahipliği yapan ve 59 yıldır Odamız tarafından kullanılan Zonguldak Şube binamızın kamu yararı gözetilmeden hülle ile alınarak, Odamızın bu binadan tahliyesinin istenmesi kabul edilemez. Dolayısıyla bu konuda Odamız ve TMMOB camiasının mücadelesi devam edecektir. Talebimiz bu haksız ve usulsüz girişimden bir an önce vazgeçilmesidir.
- Madencilik, özellikle de kömür madenciliği ülkemizde oldukça köklü bir geçmişe ve deneyime sahip olmasına rağmen bu köklü tarihle eş düzeyde bir madencilik politikamız olmadığı da bir gerçektir. Bütüncül bir enerji ve madencilik politikamızın olmaması, kaynakların etkin ve verimli üretiminin yanı sıra, kullanılmasını da engellemektedir.
- Son düzenlenen kongreden bu yana 4 yılı aşkın bir süre geçmiştir. 2020 yılında gerçekleştirilmesi gereken 22. Kongre pandemi kısıtlamaları nedeniyle ancak yapılabilmiştir. Pandeminin yanı sıra, küresel bir krize dönüşen Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi 8 ayı aşan bir süredir devam etmektedir. Söz konusu iki gelişme ülkelerin öz kaynaklarına dayalı enerji temininin son derece önemli olduğunu ortaya koymuştur. Pek çok ülkede kapatılmış olan kömür ocaklarının yeniden açılması gündeme gelmiştir.
- Her ne kadar ülkemizin ihtiyacını karşılamakta çok yetersiz kalınsa da taşkömürünün stratejik bir değer olduğu düşünüldüğünde, üretim faaliyetlerinden, üretimin yeni teknolojiler ile eğitimli insan gücü kullanılarak artırılmasından asla vazgeçilmemelidir. Ayrıca Zonguldak Havzası bütünlüğü adına, TTK’nın imtiyaz ve üretim sahaları korunmalı, ruhsat bütünlüğü muhafaza edilmelidir. Taşkömürünün Zonguldak Havzası’ndaki en büyük üreticisi konumunda olan TTK’nın ekonomik yetersizliklere mahkûm edilerek her geçen gün biraz daha küçültülmesi ve kendi ruhsat sahasının parçalanarak Kurum’un dar bir alana sıkıştırılması yok edilişe hizmet etmiyorsa neyin amaçlandığı kamuoyuna açıklanmalıdır.
- Günümüzde kömürün kullanımıyla ilgili iki çok önemli alan vardır. Bunlardan ilki koklaşabilir nitelikteki kömürlerin cevhere dayalı üretim yapan demir-çelik sanayinde üretimin başlıca girdilerinden birisi olarak kullanımıdır. Zonguldak Taşkömürü Havzası bu anlamda uzun yıllar ülkemiz demir-çelik sektörünün koklaşabilir taşkömürü ihtiyacını büyük ölçüde karşılamıştır. Ancak mevcut durumda Havza’da yapılan üretim, ülkemizde ihtiyaç duyulan taşkömürü talebinin %5’ini dahi karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu durumun tersine döndürülüp Zonguldak Havzasının (TTK’nın) demir-çelik sektörüne hitap eden üretim yapısına kavuşturulması önem arz etmektedir.
- Kömürün bir diğer kullanım alanı da termik santrallerdir. Enerji ihtiyacı için özellikle linyit ülkemizin en önemli yerel hammaddesi olup hayati önem taşımaktadır. Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak için birincil enerji yakıtı olan kömürün kullanımı ülkemiz için kaçınılmaz bir durum arzetmektedir. Dolayısıyla enerji temini açısından ülkemizin bu önemli kaynağının çevreye duyarlı teknolojiler kullanılarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
- Türkiye Taşkömürü Kurumu ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu kamu işletmeciliği anlayışından uzaklaştırılmış, sahalar ruhsat devri, rödevans ve taşeronlaştırma gibi yöntemlerle bir tür özel sektöre aracılık eder hale getirilmiştir. Rödevans sözleşmeleriyle firmalara verilen birçok sahada, firmaların sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği bilinmesine rağmen bu yöntemde ısrar edilmektedir.
- Zonguldak Taşkömürü Havzası’nda üretimin kamu eliyle yürütülmesi ekonomik ve sosyal açıdan olduğu kadar iş sağlığı ve güvenliği açısından da yaşamsal öneme sahiptir. Bu nedenle, Türkiye Taşkömürü Kurumu üretim ve istihdam hedefini büyük ölçekli havza planlaması esaslarına göre belirlemelidir. Uzun yıllardır üretime başlanamayan Amasra-B Sahası ve Bağlık-İnağzı Sahası projeleri de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
- Kongrenin ana temalarından birisi de ülkemizin en can yakıcı sorunlarından olan “Kömür Madenciliğinde İş Sağlığı ve Güvenliği” konusudur. Her yıl binlerce kişi işyerlerinde çalışırken hayatını kaybetmekte, on binlerce kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle yaralanmakta veya sakat kalmaktadır. Madenlerimiz, özellikle de kömür madenlerimiz iş cinayetleri ve facialar konusunda çok acı tecrübelere sahiptir. Geçmişten bugüne Armutçuk’tan Kozlu’ya, Soma’dan Ermenek’e kadar her birinde yüzlerce arkadaşımızı kaybettiğimiz pek çok facia yaşanmıştır. Evine ekmek götürebilmek için emek harcayan bunca madencinin hayatını kaybediyor olması, ülkemizdeki madenlerin güvensizliğinin, bunu düzenleyen mevzuatın ve yapılan denetimlerin yetersizliğinin göstergesidir. Oysa “elverişli koşullarda çalışma hakkı” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde güvence altına alınmış bir haktır. Emeğin yüzlerce yıllık mücadelesi sonucunda benimsenen bu hak, “iş sağlığı ve güvenliği” adıyla tüm dünyada kabul edilen temel bir çalışma ilkesi halini almış durumdadır. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının temelinde, sermayenin azami kar hırsı ve emek karşıtı politikaları ile yetersiz mevzuat hükümleri ve denetim noksanlığı yatmaktadır.
- Tek adam rejimi ile “parti devleti” kuruluşu tamamlanmış, kamu görevlileri parti yöneticileri gibi, parti yöneticileri de kamu görevlisi gibi davranmaya başlamıştır. Yeni sistemde kamu kurumlarının, emek-meslek örgütlerinin ve üniversitelerin yerini cemaatler almış, bu kurum ve kuruluşlar yerine cemaatler tarafından oluşturulan politikalar yaşama geçirilmiştir. Bu durum kamlardaki liyakatsız kadrolaşmanın temelini oluşturmuş, kurumların içi boşaltılmış ve gerçek işlevlerinden uzaklaştırılmışlardır. Yönetim kadroları ise uzun zamandır politik tercihlere göre şekillendirilmektedir.
- Kamu kurumlarının yönetim kadroları; bilimi rehber edinmiş, kamucu politikaları benimseyen, adalete ve hukukun üstünlüğüne inanan, liyakat sahibi kişilerden oluşturulmalıdır ve kamu kurumlarında yaşanan mühendis ve işçi açıkları en kısa sürede giderilmelidir
- Ülkemizde, sömürge madenciliği olarak tanımlanan ve doğal kaynakların bulunduğu ülkenin olanaklarıyla, ucuz işgücü kullanılarak üretilen hammaddelerin ülke dışına çıkarıldığı, geride konsantre atıklar, kimyasallarla kirletilmiş su ve verimsizleştirilmiş topraklarla, ağaçları kesilmiş ormanların bırakıldığı madencilik süreçleri uygulanmakta; ulusal çıkarlarımızla çelişmekte olan bu uygulamalar terk edilmelidir.
- Sektörü ilgilendiren yasal düzenlemeler konusunda tam bir keşmekeş yaşanmaktadır. Düzenlemeler birbirinden kopuk yapılmakta, bir türlü sonuçlandırılamamakta, meslektaşların ve sektörün ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Temel bir yasa olan Maden Kanunu son 18 yıl içerisinde tam 28 kez değiştirilerek adeta yamalı bir bohçaya döndürülmüş, yasa üzerinde yapılan değişiklikler sorunları çözmek bir yana daha da artmasına neden olmuştur. Bu nedenle sektör tam bir belirsizlik, kuralsızlık ve istikrarsızlık içerisinde ve toplum tarafından sorunlu bir alan olarak görülmektedir.
- Kamuoyunun düşünceleri, talepleri anlamlı ve değerlidir. Bu nedenle yetkililer tarafından dikkate alınmalıdır. Madencilik ile diğer tüm üretim sektörlerinde planlamalar ve politikalar başta meslek odaları, sendikalar, üniversiteler olmak üzere toplumun ve sektörlerin görüşleri alınarak oluşturulmalı, mevzuat düzenlemeleri bu görüşleri de dikkate alarak yapılmalıdır.
Türkiye 22. Uluslararası Kömür Kongresi ve Sergisinde ortaya konulan bilgi ve önerilerin doğal kaynaklardan yararlanma ve enerji alanındaki gelişmelere katkı sunmasını diliyor, önceki kongrelerde olduğu gibi, bu Kongrede de üretilen görüş ve düşüncelerin yetkililer tarafından değerlendirilerek hayata geçirilmesinin takipçisi olacağımızı kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu
30 Eylül 2022, Zonguldak