TÜRKİYE V. ULUSLARARASI MADEN MAKİNALARI SEMPOZYUM VE SERGİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ
Türkiye V. Uluslararası Maden Makinaları Sempozyum ve Sergisi, 01-02 Ekim 2015 tarihlerinde Eskişehir`de gerçekleştirilmiştir. TMMOB, Maden Mühendisleri Odası adına Eskişehir İl temsilciliğinin ev sahipliğinde, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Eskişehir Odunpazarı Belediyesinin de destekleri ile düzenlenen sempozyum 224 delegenin katılımı ile yoğun bir tempoda tamamlanmıştır. Sempozyum süresince, ayrıca, 14 firmanın katıldığı bir madencilik sergisi de gerçekleştirilmiş, madencilik sektöründeki son teknolojilerle ürün ve hizmetler sergilenmiştir.
Beşincisi düzenlenen sempozyum ilk defa uluslararası seviyeye yükseltilmiş olup, akademisyenlerin bilimsel araştırma ve çalışmalarının yanı sıra, sektörden gelen bildirilere de yer verilmiştir. Açılış oturumu ile başlayan sempozyum beş bilimsel oturum ile tamamlanmıştır. Oturumlarda mekanize tahkimat uygulamaları, kazı makinaları ve cevher hazırlama alanlarında ki geliştirilen yeni teknolojiler ile madencilik uygulamaları akademisyenler ve meslektaşlarımız tarafından tartışılmıştır. Sempozyumun sonunda delegeler için Eskişehir`in doğal ve kültürel varlıklarını kapsayan bir kültürel etkinlik gerçekleştirilmiştir.
Türkiye V. Uluslararası Maden Makinaları Sempozyum ve Sergisi kapsamında yapılan değerlendirme ve tartışmalar sonucunda oluşturulan görüş ve öneriler aşağıda kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır.
Ekonomi, kalkınma, sanayileşme tüm insanlık içindir. İnsanlık, kendisi için iyi olmayan ekonomik yapıya müdahale etme ve kendisi için iyi olduğunu düşündüğü ekonomik yapıyı gerçekleştirme hakkına sahiptir. Bu hakkı da tarih boyunca kullanmış olup, kullanma çabasını da sürdürmektedir, insanlık bu çabasını doğanın bir parçası olduğunu aklından çıkarmadan ve doğa ile barışık olarak sürdürmelidir.
Ekonomi, sosyal üretimde insanların kendi aralarında kurdukları ilişkilerin, yani sosyal üretim ilişkilerinin gelişme yasalarını ortaya koyar. Ancak, bu kavram bütün ülkeler ya da toplumun tüm kesimleri için aynı anlamı ifade etmemektedir. Kimilerine göre GSMH‘de artış sağlanması, büyümenin gerçekleşmesi söz konusuysa ekonomide sorun olmadığı iddia edilmektedir. Oysa, gerçek bir kalkınmadan söz edebilmek için, toplumda belli kesim ve sınıfların değil, çoğunluğun refah düzeyinin daha iyiye gitmesi gerekir.
Sanayileşme için de benzer bir yaklaşım ortaya konulabilir. Sanayileşme, ekonomide sadece üretim yapısının yenilenmesi değil, toplum düzenini oluşturan çeşitli kurumsal yapılar ve toplumsal ilişkileri dönüştüren karmaşık bir süreci tanımlar. Bu nedenle, içinde yaşadığımız toplumsal koşullardan ve politik güç ilişkilerinden ayrı düşünülemez.
Sanayileşme tek başına bir amaç olamaz. Sanayileşme; toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, ama öncelikle çalışanların sağlık, eğitim, barınma, kültür gibi temel gereksinimlerini sağlamak üzere ileri teknolojileri işsizliği de ortadan kaldıracak biçimde kullanarak gerçekleştirilen toplumsal gönencin bir aracı olarak algılanmalıdır.
Bu tanımlama ve tespitlerden yola çıktığımızda madencilik sektörü için üretim faaliyetleri sırasında gelişmiş teknolojik ekipmanların kullanımının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ülkemiz madenciliğini gelişmiş ülke madencilik sektörleri ile karşılaştırdığımızda verimlilik, iş kazaları ve çevresel sorunlar en önemli problemler olarak olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu sorunların çözümü için özellikle yeraltı madenciliğinde gelişmiş teknolojik ekipmanların kullanımı bir zorunluluktur. Ancak ülkemizde madencilik teknolojileri ile ekipmanlarının üretimi gelişmişlik düzeyi ülkemize benzer ülkelere göre dahi geri durumda olup kullanılan teknolojik ekipmanların çok büyük bir kısmı ise ne yazık ki ithal edilmektedir. Bununla birlikte, ülkemizde her alanda olduğu gibi hem madencilik alanında hem de sanayi ve alt kolu olan makine imalat sektöründe yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda bir devlet politikası olmadığı için mevcut sorunlarımız artarak devam etmektedir.
Ülkemizin madencilik alanında önemli bir kaynak potansiyeline sahiptir. Bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve yenilenmeye ağırlık veren, dış girdilere bağımlı olmayan, istihdam odaklı ve planlı bir kalkınmayı öngören sanayileşme politikaları uygulandığında durum ülkemiz lehine değişecektir. Böylece sanayi yatırımlarında daha rasyonel seçimler yapılabilecek, ülkenin doğal kaynakları daha iyi değerlendirilebilecek, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluğu olan bir üretim ve sanayi yapısına ulaşılabilecektir.
Bu bağlamda ulusal bilim, teknoloji ve sanayi politikaları oluşturulmalı, madencilik sektörü bu politikalar içerisinde yerini almalıdır.
Ülkemiz madencilik sektörü, insanı ve emeği merkeze koyan bir anlayış çerçevesinde ve "kamusal yarar" hedeflenerek yeniden yapılandırılmalıdır. Bu amaçla, tüm tarafların katılımıyla bir "Madencilik Strateji Belgesi" hazırlanmalı ve sektöre ilişkin tüm hukuksal ve kurumsal yapı yeniden ele alınmalıdır.
Madencilik faaliyetleri kamu denetiminde ve rasyonel bir plan çerçevesinde yürütülmeli, sektörde aramadan uç ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı amaçlanmalıdır.
Maden makinaları üretimi teşvik edilerek dışa bağımlılık ortadan kaldırılmalıdır.
Sektördeyeni teknolojilerin ve ekipmanların kullanımı ile teknik eleman istihdamının süratle arttırılması, genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir. Madencilik faaliyetinin her aşamasında en az bir maden mühendisinin varlığı zorunlu olmalıdır.
Madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak, madencilik sektöründe çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
2 Ekim 2015, Eskişehir