Ülkemizin Gerçek Gündemi İşsizliktir
ÜLKEMİZİN GERÇEK GÜNDEMİ İŞSİZLİKTİR
Ülkemiz, kapitalist küreselleşme çerçevesinde uluslararası sermayenin istemlerine uygun olarak enerjiden haberleşmeye, eğitimden sağlığa, tarımdan madenciliğe ve sosyal güvenliğe kadar tüm alanlarda yapısal bir dönüşüm programına tabi tutulmaktadır. Bu dönüşümden, mühendislerin sosyal konum ve koşulları da doğrudan olumsuz biçimde etkilenmekte, meslek uygulama alanları gün geçtikçe daraltılmaktadır.
İşlevsizleştirilen diğer meslek insanlarının olduğu gibi, maden mühendislerinin de toplum içindeki konumu tahribata uğramakta ve tüm ücretli mühendisler yoksullukla baş başa bırakılmaktadır.
Hükümet programında gördüğümüz büyüme, rantçının, ithalatçının, büyük sermayenin, tekellerin ve vurguncunun büyümesidir. İstihdam azalmış, işsizlik artmış, çalışanların reel gelirleri gerilemiştir. Yoksulluk sınırındaki 15 milyon insan ile 6 milyon işsiz görmezden gelinmektedir.
Bugün ülkemizde eğitimli işsizlik oranı resmi rakamlara göre % 20‘ye yakındır. Maden Mühendisleri arasında işsizlik ya da mesleğinde bir işte çalışamama oranı da oldukça yüksektir. Toplam kitle içerisinde bu oran % 36‘dır. Ancak, son yıllarda mezun olanlar arasında bu oranın % 50‘den çok daha fazla olduğu ve işsizliğin giderek hızla arttığı gözlemlenmektedir.
Planlama boyutu içermeyen, ulusal gereksinimlerin karşılanmasını amaçlamayan politikaların sıkıntı veren sonuçlarıyla, pek çok meslek disiplini üyesi gibi, maden mühendisleri de son yıllarda sıklıkla karşılaşmaya başlamışlardır. En verimli yıllarını ve ailelerinin kısıtlı kaynaklarını maden mühendisi olmak için harcayan insanların mezuniyet sonrası karşılaştıkları tablo, gerçekten son derece düşündürücü ve üzücüdür.
Tüm mühendislerin, sanayi katma değeri içindeki ücretlerinin toplam içindeki payı % 35 oranında azalmıştır. Yani bir diğer deyişle mühendisler katma değerden daha az pay almaktadırlar ve son 10 yıl içinde daha da yoksullaşmışlardır. Mühendislik ücretleri, geçim standartları endeksine göre son on yıl içinde % 60‘a yakın oranda düşmüştür.
Özel sektörde, ücretli çalışan meslektaşlarımızın çok büyük bir çoğunluğunun, iş güvencesine sahip olmamaları, çalışma koşullarının giderek ağırlaşması, yetersiz ücret, işsizlik tehlikesi, sigortasız çalıştırılma, insan onuruna yaraşır emeklilik sürecini yaşayamama, çalışma yaşamlarındaki önemli sorunlarından bazılarıdır.
Eğitim alanında ise istihdam boyutu düşünülmeden, insan gücü planlaması, gerekli altyapı ve eğitim kadrosu göz önüne alınmadan politik ve ticari tercihler sonucu meslek alanlarımıza ilişkin yeni bölüm ve fakültelerin açılmasına devam edilmekte ve eğitim hizmetlerinin kalitesinde büyük farklılıklar bulunmaktadır. Her yıl 600 - 800 arasında maden mühendisi mezun olmakta, toplam 16 fakültede okuyan maden mühendisi sayısı da 5000‘e ulaşmaktadır.
Üretimden kopuk, plansız bir anlayışla oluşturulan bu bölümlerden mezun olan meslektaşlarımızın çoğunun nasıl istihdam edileceği bile düşünülmemektedir. Meslektaşlarımızın sosyal güvence hakkı "mezarda emekliliğe", sağlık hakkı "paran kadar sağlığa" indirgenmekte; olumsuz emek piyasası koşullarında, çoğu kez zaten güvencesiz bir biçimde çalıştırılan meslektaşlarımızın geleceğe ilişkin hiçbir umudu kalmamaktadır.
Bir yandan da "Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" ile yabancı mühendislerden istenmesi zorunlu olan denklik belgesi kaldırılmakta, yabancı mühendis istihdamında TMMOB‘nin görüş bildirmesi uygulamasına son verilmek istenmektedir.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın, toplu sözleşme ve grevi de içeren sendikal hakları; uluslararası normlara uygun olmayan bir biçimde engellenmektedir.
Özel sektörde istihdam edilen ücretli çalışan meslektaşlarımızın çok az bir kısmı, ancak büyük işyerlerinde sendikal örgütlenmeler içinde yer alabilmektedir.
Sonuç olarak; sanayileşme, kalkınma ve büyüme, istihdam ve refahın sağlanması için bir yatırım ve üretim planlaması yapılmalı, yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikalarına derhal son verilmelidir.
Gerek özel sektörde gerekse kamuda çeşitli baskılar altında çalıştırılan meslektaşlarımızın görev tanımlarının hukuki güvenceye kavuşturulması; mesleki kimliklerinin korunması ve geliştirilmesi bir zorunluluktur.
Kamuda ve yerel yönetimlerde çifte standart oluşturan "sözleşmeli" uygulaması ve buna bağlı olarak özel sektörde ve kamuda ücret dengesizlikleri ve aynı hizmet üretiminde farklı statülerde ve farklı ücretlerle çalıştırma uygulamasına son verilmelidir.
Yatırımlar artırılmalı, madencilik sektörü desteklenmeli, özelleştirme uygulamalarıyla devletin küçültülmesi saplantısından vazgeçilmelidir. Temel insan haklarının uygulanabilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için ortak mücadele programları oluşturulmalı ve bu doğrultuda mücadele edilmelidir.
Önceliğinde; insanların mutluluk ve refahı, sosyal devlet anlayışı, bilim ve teknoloji politikalarına dayalı bir sanayileşme olan bir kalkınma planı zaman geçirilmeden uygulamaya konulmalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
9 Şubat 2008, Ankara