TMMOB Maden Mühendisleri Odası

ÜYELERİMİZE İŞSİZLİKLE İLGİLİ DUYURU

Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet TORUN, 3 Aralık 2011 tarihinde Dünya Madenciler Günü kutlamaları nedeniyle yaptığı konuşmada, kamu kurumlarına maden mühendisi alımının oldukça az olduğunu vurgulayarak işsiz meslektaşlarımızın kamu kurumlarına istihdamını tekrar dile getirince, davetli olarak bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ "istihdamda özel, kamu ayrımı yapmıyorum ve peşinen söylüyorum başkan bize 30 maden mühendisi ismi versin onları özel sektöre yönlendireceğim" demiştir. 30 meslektaşımıza iş bulunması önemli olmakla birlikte çok sayıda işsiz maden mühendisi olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu nedenle tüm işsiz üyelerimize ulaşılarak güncel bilgileri istenmiş ve 446 meslektaşımızın işsizliğinin devam ettiğine dair bilgi Odamıza ulaşmıştır.

Konu ile ilgili taleplerimiz ve işsiz meslektaşlarımızın isim listesi, 27 Aralık 2011 tarihinde Oda Başkanımız Mehmet TORUN tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘na elden teslim edilmiştir. Ayrıca aynı taleplerimiz, Cumhurbaşkanlığı Makamına, TBMM Başkanlığına, Başbakanlık Makamına, tüm siyasi partilere yazıyla iletilmiştir. Konu takip edilerek gelişmeler üyelerimizle paylaşılacaktır.

YÖNETİM KURULU

Konu ile ilgili taleplerimizi içeren ve yazı ekinde sunulan rapor:

RAPOR

Madenler, milyonlarca yılda oluşan, tüketildiğinde yerine konulamayan, bu nedenle planlı ve rasyonel bir biçimde işletilmeleri zorunlu olan, hiçbir kişi ve kuruluşun emeği olmadan oluşan, doğanın insanlığa sunduğu ortak değerlerdir.

Bu nedenle de toplumun ortak malı olup, tasarrufu kamuya aittir. Anayasamızın 168. maddesinde bu durum açıkça belirtilmiştir. Devletin kendine ait olan bu kaynaklarını denetlemesi ve koruması da asli görevleri arasındadır.

Bu konudaki denetim görevi yasayla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘na verilmiştir. Bakanlık, bu görevi Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) üzerinden yürütmektedir. MİGEM 2010 yılı verilerine göre, işletme izni verilen 7.796 ruhsat sahası bulunmaktadır. İşletme izni olan ocaklardan 567 adedi kapalı (yeraltı) işletmesi olup, bunlardan 250 adet ruhsat yeraltı kömür sahasına aittir ve 2009 yılında bunlardan 150 adedinde üretim faaliyetinde bulunulmuştur. Kömür dışında (metal), 317 adet yeraltı işletme izinli saha mevcuttur. Bir ruhsat sahası içinde birden fazla işletme bulunabildiğinden, maden işletme sayısı ruhsat sayısından daha fazladır.

Maden İşleri Genel Müdürlüğü kadrosunda, 163 teknik ve 145 idari olmak üzere toplam 308 personel görev yapmaktadır. Genel Müdürlüğün teknik personeli, çeşitli şubeler arasında dağıtılmış olmakla birlikte ihtiyaç durumunda mahallinde denetim yapmak üzere Denetleme Şube Müdürlüğü koordinatörlüğünde görevlendirilebilmektedir. Bu şekilde istihdam edilen teknik ve idari personel sayısı 210‘dur. Genel Müdürlüğün denetim faaliyetleri için maden mühendisi, jeoloji mühendisi, harita teknikeri ve diğer branşlardan personel istihdam edilmekle birlikte gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşları ve üniversitelerden inceleme ve denetimin gerektirdiği mesleki tecrübeye sahip elemanlardan da istifade etme yoluna gidilmektedir. Genel Müdürlük bünyesinde yeraltı maden işletmelerinin denetimlerinde tecrübeli 3 maden mühendisi bulunmaktadır. Diğer maden ve jeoloji mühendisleri, görevlendirme yapıldığı takdirde yeraltı işletmelerinin denetimlerine katılmaktadır. Yeraltı denetimlerinde tecrübeli olduğu ifade edilen maden mühendislerinin -bunu zorunlu kılan bir düzenleme de olmamakla birlikte- A sınıfı iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı belgeleri bulunmamaktadır. Esasen sadece MİGEM‘in değil, maden işletmelerini denetleyen bütün kurumların denetim elemanlarının bu alanda sertifikasyonu önem taşımaktadır.

Genel Müdürlük bünyesinde dosya üzerinden yapılan proje incelemelerinde, her bir personel tarafından, dosyaların yoğunluk durumuna göre aylık ortalama 20 dosyaya işlem yapıldığı belirtilmektedir. Bir ayda genel olarak 22 iş günü olduğu hesaba katıldığında, bu elemanların ortalama olarak günde bir adet proje incelemesini sonuçlandırması gerekmekte olup, bu durum bile proje incelemelerinin yeterince yapılamadığının bir göstergesidir.

3154 sayılı Kanunun 8. maddesinde Bakanlığın ana hizmet birimleri arasında Maden İşleri Genel Müdürlüğü sayılmış, 9. maddesinin (d) bendinde "Faaliyetlerin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesini takip etmek" görevi Maden İşleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü yasal çerçeve içerisinde Maden Kanununun 29, 31 ve diğer maddeleri ile ilgili denetimler esnasında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hususlar ve projeye uygunluk açısından denetim yapmaktadır.

Genel Müdürlük tarafından gerçekleştirilen saha denetimlerinin içeriği incelendiğinde büyük oranda ruhsat işlemlerine yönelik olduğu görülmektedir. "Denetim" ifadesinden ziyade "mahallinde tetkik" ifadesi kullanılan bu uygulamalarda heyetler bir maden mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve tetkikin konusuna göre jeofizik mühendisi, haritacı, mali uzman veya diğer meslek mensuplarından olmak üzere en az 3 kişiden oluşturulmaktadır. Bu şekilde Genel Müdürlük bünyesinde her hafta 100-120 saha için 30-40 heyet teşkil edilmektedir.

Son dönemde maden işletmelerinde meydana gelen ölümlü iş kazaları ve kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler üzerine Genel Müdürlükçe oluşturulan tetkik heyetlerince iş güvenliğine yönelik incelemeler yapılmaya ve yaptırımlar uygulanmaya başlanmıştır. Ancak bu heyetlerde görevlendirilecek kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine yönelik ne tür bir mesleki birikime sahip olmaları gerektiği yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır.

Ayrıca, MİGEM‘in, yukarıda sözü edilen anlayışının da sonucu olarak, iş sağlığı ve güvenliği konularında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip personelinin bulunmadığı da göz önüne alındığında, "Madencilik faaliyetlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkelerine uygun yürütülmesinin takibi" görevinin MİGEM‘e verilmesinin aksamalara yol açtığı, söz konusu Kanun maddesinin uygulamaya geçirilmesinde sorunlar bulunduğu kanaati doğmaktadır.

Saha incelemelerinde, Maden İşleri Genel Müdürlüğünce oluşturulan tetkik heyetlerinde yer alan görevlilerin iş güvenliği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları ve yeraltı madenlerinde yeterince inceleme yapmaksızın rapor tanzimi ile yaptırım uyguladıkları ifade edilmektedir. Kaldı ki, personel sayısı ve yapısı incelendiğinde de 70‘i maden mühendisi olmak üzere 370 personele sahip Genel Müdürlüğün Türkiye çapında yaklaşık 6000 civarındaki maden işletmesinde iş sağlığı ve güvenliği denetimleri gerçekleştirmesi mümkün görünmemektedir.

Yapısı itibarı ile diğer sektörlerden çok daha riskli olan maden sektöründe iş sağlığı ve güvenliği hususunun genel iş teftiş sistemi içerisinde değerlendirilmemesi ve bir ihtisas alanı olarak görülmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, münhasıran maden işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği denetimlerini gerçekleştirmeye yönelik ayrı bir birim oluşturulması gerekmektedir.

Madenlerde denetim yapısının bir ayağı da teknik nezaretçi olarak görev yapan maden mühendisleridir. Teknik nezaretçiler MİGEM tarafından atanmakta ve yaptıkları denetimler MİGEM tarafından takip edilmekte ve belli yaptırımlar uygulanmaktadır. Bunların sonucu olarak teknik nezaretçiler devlet (kamu) adına denetim yapmaktadır. Ancak, teknik nezaretçilerin pek çok sorunla karşı karşıya oldukları ve bu nedenlerle görevini tam olarak yerine getiremedikleri de bilinmektedir.

Teknik nezaretçilik ile ilgili olarak yaşanan en büyük sıkıntı ücretin ödenme konusudur. 5995 Sayılı Kanunla Değişik 3213 Sayılı Maden Kanununda teknik nezaretçi ücretlerinin nasıl ödeneceğiyle ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.Halihazır uygulamada ücret denetim yapılan madenin ruhsat sahibi veya işletmecisi tarafından ödenmekte yani ruhsat sahibi ile teknik nezaretçi direkt karşı karşıya gelmekte, bu durumda teknik nezaretçi, ruhsat sahibi ile sözleşmesinin feshedilmesi veya görevinden azledilme endişesi nedeniyle işverene karşı "bağımsız" hareket edememektedir.

Üniversitelerin ilgili bölümlerinin ülke ihtiyacından çok fazla sayıda maden mühendisi mezun etmeleri sebebiyle maden mühendisleri "temininde güçlük çekilen eleman" niteliğinde olmadıkları gibi, bu sayı fazlalığı nedeniyle maden mühendisleri arasında işsizlik oranları bir hayli yüksektir. Dolayısıyla bir maden mühendisi-teknik nezaretçinin işten çıkarılması halinde yerine yeni bir mühendis bulunması işveren için pek zor olmamaktadır. Yani teknik nezaretçi olarak görev yapan maden mühendisleri kendilerini işlerini kolayca kaybedebilecek kişiler olarak görmektedir. Bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde, ailelerini geçindirmek zorunda olan teknik nezaretçilerin işini kaybetmemek için maden işvereni ile ters düşmeyecek şekilde davrandıkları, bu şartlar altında onlardan bağımsız davranmalarının beklenemeyeceği açıktır.

Teknik nezaretçiliğin ilgili bütün tarafların görüş ve kaygılarını dikkate alarak gözden geçirilmesi ivedilik arz etmektedir. Teknik nezaretçilerin işveren ile doğrudan ücret bağının koparılması, işverenlerin teknik nezaretçi ücretlerini açılacak resmi bir hesaba yatırmaları ve ücretlerin bu hesaptan mevzuatta belirlenecek kurallara göre ödenmesi uygun olacaktır.

Ülkemizin en büyük sorunlarının başında işsizlik gelmektedir. Maden mühendisleri arasında işsizlik oranı artarak devam etmektedir. Kriz dönemlerinde ise işten atmalarla ve daralan istihdamla bu oran daha da artmaktadır. Odamıza kayıtlı 12.500 maden mühendisi bulunmaktadır. Söz konusu meslektaşlarımız arasında işsizlik ve meslek dışı işlerde çalışanların oranı kayıtlarımıza göre % 40 civarındadır. Halen ikinci öğretimlerle birlikte 27 maden mühendisliği bölümünden her yıl 1200 civarında meslektaşımız mezun olmaktadır. Buna karşın hala yeni bölümler açılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda maden mühendisi sayısının daha hızlı artacağı, buna bağlı işsizliğin de artacağı gerçektir. Yaşamlarının en güzel yıllarını maden mühendisi olmak için harcayan genç meslektaşlarımızı başta işsizlik olmak üzere iş güvencesinden yoksun, çalışma koşullarının niteliksizleştiği, düşük ücret ve uzun çalışma saatleri beklemektedir. Emeklerini satarak yaşama tutunmaya gayret eden meslektaşlarımız; hayat şartlarının sürekli kötüye gittiği, emekliliği hayal bile edemeyecek kadar uzak gören, iş güvencesinden yoksun, asgari ücretle çalıştırılan ve her an kapı önüne konulma endişesiyle mesleklerini yapmaya gayret etmektedir. Maden mühendisleri en ücra köşelerde, dağ başlarında, yerin metrelerce altında ülkemizin doğal kaynaklarını insanlığın hizmetine sunmaya çalışırken, hak ettikleri ilgiyi görememekte ve mağdur olmaktadır.

Kamu kurumlarına gerektiği halde çok az sayıda maden mühendisi alınmaktadır. Oysa ülkemizin kalkınmasının ön koşulu, doğal kaynaklarımızın ülkemiz sanayisinde kullanılmak üzere üretilmesi ve değerlendirilmesidir. Bunun için, kamu kurumlarına yatırım yapılması ve maden mühendisi istihdamının artırılması gerekmektedir.

Bütün bu tespit ve değerlendirmeler, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporlarında da mevcuttur. Devletin en yüksek makamının tespit ettiği ve çözümünü talep ettiği bu sorunların çözümü yetkililerin asli görevleri arasındadır.

Bu değerlendirmeler ışığında üyelerimiz adına taleplerimiz aşağıda sunulmaktadır:

1- Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin denetimlerinin yeterince yapılamaması; can kaybına, kaynak kaybına ve vergi kaybına neden olmaktadır. Denetim görevi devletin asli görevlerindendir. Bu nedenle kamu adına denetim yapan teknik nezaretçiler, Maden İşleri Genel Müdürlüğü‘nün (MİGEM) kadrolu elemanı olarak atanmalıdır.

2- Atama işlemi yapılana kadar teknik nezaretçilerin işveren ile doğrudan ücret bağının koparılması, işverenlerin teknik nezaretçi ücretlerini, Odamızın belirlediği asgari ücretin altında olmamak kaydıyla açılacak resmi bir hesaba yatırmaları ve ücretlerin bu hesaptan mevzuatta belirlenecek kurallara göre ödenmesi uygun olacaktır.

3- İşsiz maden mühendislerinin (ek listede isimleri bildirilmiştir) madencilik kuruluşları başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına bir an önce atamaları yapılmalıdır.

4- Maden işletmelerinde, en az teknik nezaretçilik kadar önemli bir unsur daimi nezaretçiliktir. Çünkü daimi nezaretçi de maden mühendisidir ve işletme ile ilişkisi daha yoğundur, daha uzun süre ve bire bir işletme faaliyetlerinin içindedir. Yönetmelik ile teknik ve daimi nezaretçilerin görev alanlarının, sorumluluk sınırlarının net bir tanımı yapılmamıştır. Mevzuat yeniden düzenlenerek daimi nezaretçilerin yetki ve sorumlulukları net olarak belirlenmelidir.

5- Daimi nezaretçilerin Odamızın belirlediği asgari ücretin altında çalıştırılmamaları için gerekli düzenleme yapılmalıdır.

Odamız, bu taleplerimizin yerine getirilmesini çok önemli görmektedir.   27 Aralık 2011

Okunma Sayısı: 1693
Yayın Tarihi: 28.12.2011