YAKIN TARİHİMİZDE KARA BİR LEKE: 2 TEMMUZ SİVAS KATLİAMI
YAKIN TARİHİMİZDE KARA BİR LEKE:
2 TEMMUZ SİVAS KATLİAMI
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin bir provokasyonla yakılması sonucu, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Hasret Gültekin gibi yazar, şair, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının bulunduğu çoğunluğu alevi 35 yurttaşımız yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu katliamın üzerinden tam 27 yıl geçti. Bu 27 yıl içerisinde, Sivas katliamında yitirilen 33 canımızın çok üzerinde yurttaşımızı yitirdik belki ama hiçbiri Sivas kadar, Suruç kadar, Ankara Gar katliamı kadar acı yaşatmadı.
Sivas katliamının üzerinden 27 yıl geçse de acımız halen taze, öfkemiz hala diridir. Çünkü adı geçen katliamlar rastgele yaşanmış sıradan olaylar değildir. Her biri için ortak nokta Devletin koruması altında bulunan yurttaşlarımızın, bu “koruma”nın şemsiyesi altında öldürülmüş olmalarıdır.
Dönemi yaşamayanlar ya da unutanlar için bir anımsatma yapmakta yarar var. Sivas Katliamı sırasında iktidarda olan DYP-SHP koalisyonunun başbakanı Tansu Çiller, skandal bir açıklamaya imza atarak, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir" diyebilmiştir. Sivas Belediye Başkanı olan şu an Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise saldırgan kitle Madımak Oteli'nin önündeyken yanlarına gittiğinde "Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha diyelim" diye konuşabilmiştir. 21 Ekim 1993'te Ankara 1 Nolu DGM'de 124 sanıkla başlayan yargı sürecinin sonunda 2012 yılında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 'zaman aşımı' kararı için Recep Tayyip Erdoğan başbakan sıfatıyla "Hayırlı olsun" diyebilmiştir.
Sivas katliamına ilişkin yapılan bu açıklamalar ile dava sürecinin tamamı değerlendirildiğinde, Sivas katliamının sıradan bir olay olmadığı, tıpkı Suruç katliamı gibi, Ankara Gar katliamı gibi siyasi komplo amaçlı düzenlenmiş bir katliam olduğu ortaya çıkmaktadır. Yani bu katliamlar siyasal arka planları olan katliamlardır. Bu yanıyla da tarihimizde kara leke olarak yer almış, hiç yaşanmamış olması gereken ve bir daha da yaşanmasına asla izin vermememiz gereken olaylar olarak değerlendirilmelidir.
Elbette olmasın demek, izin vermememiz gerekir demek yeterli değildir. Bu tür demokrasi ve insanlık dışı olayların olmaması için somut adımlar atmak gerekir.
Bunun için insanı, insanımızı temel alan politikaların egemen olması gerekir.
Bunun için yurttaşların mutluluk ve refahını temel alan, insanları ayrıştıran değil birleştiren politikaların ve siyasi anlayışın egemen olması gerekir.
Bunun için evrensel insan haklarına dayalı, temel demokratik değerleri esas alan, önce insan diyen bir devlet anlayışının yaratılması gerekir. Aksi durumda yeni katliamların, yeni acıların yaşanması kaçınılmaz olur.
Bugün 2 Temmuz, 35 yurttaşımızı yitirdiğimiz Sivas Katliamının 27. Yıl dönümü. Bugün vesilesiyle hiçbir yurttaşımızın cinsiyet, inanç, etnik ya da siyasal görüş farkı nedeniyle ötekileştirilmediği, öldürülmediği, katliama uğramadığı, eşit, özgür, mutlu ve kardeşçe yaşayacağı bir ülke özlemini dile getiriyor, 2 Temmuzu yaratanları, faillerini ve bunları aklayanları bir kez daha lanetliyoruz.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
2 Temmuz 2020, Ankara