4. ULUSLARARASI BOR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
TMMOB Maden Mühendisleri Odası öncülüğünde, birincisi 2002 yılında Kütahya‘da, ikincisi 2004 yılında Eskişehir‘de, üçüncüsü 2006 yılında Ankara‘da gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında "4. Uluslararası Bor Sempozyumu" Eskişehir Osmangazi Üniversitesi‘nin ev sahipliğinde TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü birlikteliği ile 15-17 Ekim 2009 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilmiştir.
Sempozyuma 7 farklı ülkeden toplam 384 delege katılmıştır. Sempozyumda 10 adedi yabancı olmak üzere 97 adet bildiri sunulmuştur. Eş zamanlı olarak yapılan sergiye 8 firma ve kurum katılmıştır. Sempozyum kapsamında Kırka Boraks İşletmesine teknik gezi düzenlenmiştir.
4. Uluslararası Bor Sempozyumunun amacı; bor ve uç ürün imalatı konusunda çalışan bilim insanlarının ve mühendislerin, araştırma enstitülerinin, üniversitelerin, sanayicilerin ve ekipman üreticilerinin bilgilerini ve fikirlerini paylaşmak amacıyla bir araya getirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu amaç çerçevesinde Sempozyum süresince; bor rezervleri, rezerv geliştirme ve zenginleştirme çalışmaları, bor kimyasalları ve uç ürünleri üretimi ile kullanımı, bor ürünlerinin değişik alanlarda kullanımı, borun insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri konularında bildiriler sunulmuştur.
Üç gün süren Sempozyum‘da dile getirilen görüş ve öneriler ana başlıklarıyla aşağıda özetlenmiştir:
Özellikle sanayi devrimiyle artan hammadde ihtiyacının karşılanması için gelişmiş ülkelerin başka ülkelere ait kaynaklara ulaşma talepleri de hızlanmıştır. Bu amaçla her türlü yolu mübah sayan emperyalist ülkeler savaşlar, soykırımlar dahil her yola başvurmuşlar ve başvurmaktadırlar.
Ülkelerin kalkınmaları, refah toplumu olmaları, kaynaklarını verimli ve doğru kullanmaları ile doğrudan ilişkilidir. İnsan kaynakları başta olmak üzere, doğal kaynaklarını planlı bir şekilde değerlendiren ülkeler kalkınma yarışında öne geçmektedir. Bir ülkenin zengin doğal kaynaklara sahip olması önemlidir, ancak bundan daha da önemlisi o kaynakların korunabilmesi ve doğru bir şekilde değerlendirilebilmesidir.
Ülkemiz, bor rezervleri açısından çok şanslı bir konumdadır. Dünya rezervlerinin yaklaşık % 75‘ nin ülkemizde olmasının yanı sıra kalite ve üretim kolaylığı açısından da önemli bir değere sahip olmamıza karşın bu kaynakların yeterince kullanılabildiği söylenemez.
Bor madeninin çok çeşitli kullanım alanının olması ve gelecekte de daha çok önem kazanacağının bilinmesi stratejik konumunu güçlendirmektedir. Bor pazarı, sınırlı üretici olması ve ürün grubunun birbirlerini ikame edebilme özelliklerinin ürün çeşitlendirmesi gerektirmesi sebebiyle, diğer maden ve metal pazarlarından çok ayrı bir yapıya sahiptir. Bu pazarın, diğer maden veya metal borsalarında olduğu gibi, piyasa şartlarında oluşan fiyatlara göre alım-satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir pazar olarak görülmemesi gerekir.
Ülkemizin sahip olduğu yüksek miktar ve kalitedeki rezervden sağlanacak faydanın en üst seviyeye çıkarılabilmesinin koşullarını oluşturmak, diğer bir deyimle katma değerleri daha yüksek ürünlere yönelmek büyük önem taşımaktadır. Bugün yapılması gereken, AR-GE çalışmalarını hızlandırmak, gelişen teknolojileri sektörde uygulayarak katma değeri çok fazla olan bor kimyasallarını üretmektir. Bu konuda tüm tarafların işbirliği yapmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Dünya bor tüketiminde cevherden rafine bor ürünlerine hızlı bir geçiş olmaktadır. Bu durum ise cevher üreticilerinin rafine ürün pazarına daha büyük oranda girmelerini ve rafine ürün kapasitelerini büyük yatırımlar yapmak suretiyle arttırmalarını gündeme getirmektedir. Tüm bu unsurlar bor sahasında çok büyük yatırımlar, sürekli teknoloji yenileme ve dünya çapında bir pazarlamayı içeren komple bir işletmeciliği zorunlu kılmaktadır. Bu gerçekler göz önüne alındığında, bor yataklarının üretilmesi ve elde edilen bor minerali ve ürünlerinin pazarlanmasının bir kamu kurumu tarafından yapılması son derece önemlidir. Dağınık ve birbirleriyle rekabet halindeki küçük ölçekli firmalar yerine, üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin tek bir elden yürütülmesi bor pazarında fiyatlandırma disiplininin sağlanması bakımından en akılcı yöntemdir.
Halen yürürlükte olan 2840 sayılı yasa ve Maden Kanunu‘nun 49. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde ruhsat hakkı kamu kuruluşumuza ait olan bor rezervleri üzerinde yıllardır oyun oynanmak istenmektedir. Ancak, Odamız başta olmak üzere kamuoyunun duyarlılığı sayesinde istediklerine ulaşamayan belli kesimlerin uygun zamanda bu taleplerini yineleyecekleri de unutulmamalıdır.. Ülkemiz ekonomisi için son derece önemli olan bor rezervlerinin, özellikle karşısında çokuluslu bir tekelin varlığı da göz önüne alındığında, gerek ulusal çıkarlarımız gerekse kamu yararı açısından kamu eliyle işletilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Bor madenlerinin üzerindeki mülkiyet tartışmalarına artık son verilmelidir.
Yapılması gereken, uç ürün pazarındaki ülke payının süratle arttırılmasına çalışmak olmalıdır. Mevcut pazar payının arttırılması amacıyla, rafine ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalıdır. Bor ürünlerinin girdi olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. Hedef uç ürün pazarları olmalı, bu hedefe ulaşmak için bilim ve teknoloji üretimine yönelik AR-GE çalışmaları teşvik edilmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
18 Ekim 2009, Eskişehir